Uğrunda Feda Olunan Değerler
Önümüzdeki pazar şehitlerin efendisi Hz. Hüseyin (Aleyhisselam) şahadetinin kırkıncı günü olan Erbain’dir. Bu günde yapılması gereken amellerden bir tanesi İmam Sadık’tan (Aleyhisselam) nakledilen Erbain ziyaretini okumaktır. İlginçtir On birinci İmamımız Hasan Askeri (Aleyhisselam), On iki İmam dostu müminlerin özelliklerini sıralarken bir tanesini de Erbain ziyareti okumak olduğunu vurguluyor. Yani Erbain ziyareti o kadar önemli ki onu yerine getirmekle insan Ehli Beyti dostu olma özelliğini kazanıyor. Ama şöyle bir soru akla geliyor. Acaba sadece bu ziyareti okumakla mı insan Ehli Beyti dostu olma özelliğini kazanıyor yoksa duada verilmek istenen başka bir şey mi var?
İmam Hüseyin’in (Aleyhisselam) kıyamının sebeplerini araştırdığımızda İmamın kendisinin de buyurduğu üzere; İnsanlara iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak ve ceddi Muhammed’in dinini ıslah edip düzeltmek için kıyam ettiğini vurguluyor. Erbain ziyaretini incelediğimizde de İmamın kıyamının asıl sebebi karşımıza çıkıyor ve daha önce belirtilen sebeplerin de gerçekte bu sebebe bağlı olduğu anlaşılıyor. İmam Sadık (Aleyhisselam) ziyaretin bir bölümünde şöyle buyuruyor: ‘‘Ey Allah’ım! İmam Hüseyin kanını senin yolunda, senin kullarını cehaletten ve hakikati bulmadaki şaşkınlıktan kurtarmak için akıttı!’’
Görüldüğü gibi şehitlerin efendisi Hz. Hüseyin’in (Aleyhisselam) kıyamının ve mukaddes kanının akmasının asıl sebebi insanları cehalet karanlığından kurtarıp marifet aydınlığına çıkarmak ve adeta bir mum gibi yanarak etrafını aydınlatıp, zulmü karanlığın bağrına gömmektir. Eğer ümmetin iyiliği emredip kötülükten sakındırılmaya ihtiyacı varsa bu onların iyiliği ve kötülüğü tam tanıyamadıklarını gösteriyor. Eğer ümmetin ıslaha ve düzeltilmeye ihtiyacı varsa bu onların bozulduklarını ve hakikatten uzaklaştıklarını gösteriyor. İlginçtir Peygamber efendimizin bir ziyaretinde de o hazrete hitaben şöyle buyruluyor: ‘‘Allah! a hamdolsun ki senin vasıtanla bizleri şirkten ve dalaletten/sapkınlıktan kurtardı’’
Öyleyse şöyle bir netice alabiliriz. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Ali) Allah tarafından gönderilerek insanlara tevhidi ve Allah’tan gayrisine tapınmamayı öğretti. Amma O hazretten sonra vuku bulan olaylar insanların tekrar hakikatten ve doğruluktan uzaklaşıp bozulmaya yüz tutmalarına sebep oldu ve İmam Hüseyin’de (Aleyhisselam) kıyam edip mukaddes kanını Allah yolunda akıtarak insanları tekrar doğru yol olan Peygamberin yoluna hidayet edip yönlendirdi. Buda şunu gösteriyor ki batıl taraftarları her zaman hakkı yok etmek için hakkı kullanıyorlar ve insanların kafalarında oluşturdukları şek ve şüphelerle gerçek değerlerin içini boşaltarak sadece kavramlardan oluşan kof bir inanç bırakıyorlar. Neticede insanlar neyin hak ve neyin batıl olduğu hususunda çelişkiye düşüyorlar.
Muaviye ve Emevilerde bu siyaseti uyguladılar ve belli ölçüde de başarılı oldular. Öyle ki Peygamberimizin sahabesi olan bazı kimseler Hz. Ali (Aleyhisselam) hakkında Peygamberimizden yüzlerce hadis bulunmasına rağmen, Muaviye ile olan savaşında şöyle diyorlardı. ‘‘ Biz Ali’nin mi Muaviye’nin mi hak olduğunu bilmiyoruz. Bundan dolayı en doğrusu her iki tarafı da bırakıp kenara çekilmektir.’’ Tarihte bu şahıslar meşhurdur.
İşte eğer insan Hz. Ali’nin (Aleyhisselam) buyurduğu gibi Hakkı tanıyıp ta hakka uyanları tanısa, o zaman hak taraftarlarını ve batıl taraftarlarını da rahatça tanıyabilir. İmam Hüseyin’in (Aleyhisselam) uğrunda can verdiği değerleri tanıyabilir. Elbette bu da araştırıp öğrenmekten geçiyor.
Günümüzde de üç beş günlük dünya hayatı uğruna insanların inançlarıyla oynayıp onların hakikati öğrenmelerini engellemek için onlarca Muaviye ve yüzlerce Yezit var gücüyle çalışıyorlar. Hatta bazen hak kisvesine bürünerek. Muaviye ve Yezit sadece açıkça Hz. Ali ve Hz. Hüseyin’e olan düşmanlıklarını vurgulayan kimseler değildir. Gerçek Muaviye ve gerçek Yezit, Hz. Ali ve Hz. Hüseyin’den dem vurup onların yolunu sapıtan ve insanların bu yolu öğrenmelerine engel olan kişilerdir.
Şimdi şu soruları sormak gerekir;
Acaba sadece Ali’yi sevmekle Alevi ve Ali dostu olunabilir mi?
Acaba yılda bir kez Muharrem ayında İmam Hüseyin için yas tutmakla İmam Hüseyin’e karşı olan vazifemizi yerine getirmiş sayılır mıyız?
Acaba İmam Hüseyin bizler sadece yas tutalım diye mi şehit oldu?
Kıyamet günü olunca eğer Hz. Ali ve Hz. Fatıma bizlerden sorsalar: Oğlumuz Hüseyin sizleri cehaletten kurtarıp doğru yola sevk etmek için canını kanını ve tüm sevdiklerini feda etti. Buna karşılık bizim taraftarımız olduğunu iddia eden sizler ne kadar onun uğrunda can verdiği değerleri yaşatmak için çaba sarf ettiniz? Ne kadar o değerleri yaşadınız? O zaman cevabımız ne olacak?
Öyleyse gelin hep birlikte İmam Hüseyin’in çağlara açtığı hidayet yolunu bulup mukaddes kanını akıttığı değerleri yaşayıp yaşatmak için kolları sıvayalım. Hüseyin’i ve O’nun yolunu tanıyıp O’nun izinde gidenleri de tanıyalım. Belki de daha düne kadar Hüseyin dostuyum diyen kimsenin karşımıza bir Yezit olarak çıktığını göreceğiz.
Allah bu dünyada ve ahrette bizleri Hüseyin’den ve yolundan ayırmasın!
Özgür ARAPOĞLU
Özgür ARAPOĞLU
Latest posts by Özgür ARAPOĞLU (see all)
- Bunaltılan Alevi Kimliği (1) - 13 Ocak 2013
- Hz. Ali’nin (a.s) Mucizevi Doğumu - 16 Haziran 2011
- Muharrem Ayına Girerken - 05 Aralık 2010
- Gadiri Hum Velayet Bayramı Kutlu Olsun - 16 Kasım 2010
- Gerçeği Bildikleri Halde Görmezden Gelen Körler - 19 Eylül 2010