Kur’an Eksik Değildir, Bizimdir
Peşinen söylemeliyiz ki kitabımız Kur’an kesinlikle eksik değildir. Kur’an’ın toplanması sırasında Hz. Ali (as) sağdı ve bizzat bu işle ilgilenmiştir.
Bu konudaki delillerimizi şöyle sıralayabiliriz. 12 İmamdan hiçbirisi yada onların yolundan giden dostlarından hiçbirisi böyle bir iddiada bulunmamışlardır. Üstelik sürekli olarak imamlarımız halkı kitaba uymaya davet etmişlerdir. Aksi konuda tarihte hiçbir kaynakta hiçbir rivayet yoktur.
Allah (cc) zaten imamlarımızı Kur’an-ı korumak ve yaşatmak ve açıklamak için iman tayin etmiştir. Bu nedenle de onların buna müsaade etmeleri mantık dışıdır.
İmamlarımızın Kur’an da bulunan 114 sure hakkında da hepsinin de ayrı ayrı olmak üzere duaları vardır.
Herşeyden önemlisi şu anda Kur’an da Ehl-i Beytle ilgili olarak 300 civarında ayet vardır. İddia edildiği gibi ayetler çalınsaydı bu ayetlerin Kur’an da olmamaları gerekirdi.
Eğer çalınma veya eksiltme olsaydı 12 İmamdan hiçbirisi sessiz kalmazdı. Nitekim zaten Allah Kur’an-ı koruyacağını beyan etmiştir. Hem en son kitap olması nedeniylede Kur’an’ın tahrif edilemeyeceği de mantıklara en uygun olan sonuçtur.
Kur’an’ın eksik olduğu iddiası Ehl-i Beyt’i seven insanların yani Alevilerin Kur’an dan uzaklaştırılmaları için Ehl-i Beyt düşmanlarınca hazırlanmış bir oyundur. Allah Kur’an-ı koruma ve yaşatma görevini bizzat masum 12 İmamlara vermiştir. Bu Masum imamlar onu korumak ve yaşatmak için canlarını feda etmişlerdir.
Ancak burada üzülerek belirtelimki Kur’an-ı Türkçe’ye çeviren kötü niyetli insanlar Ehl-i Beyt’le ilgili ayetleri yok edecek şekilde çevirmişlerdir. Örnek verecek olursak, Şura Suresinin 23. Ayetinde “SİZDEN ÜCRET OLARAK YAKINLARIMA SEVGİ İSTEMEKTEYİM.” denilmektedir. Burada yakınlardan kastedilen peygamberimizin Ehl-i Beyt’idir, fakat çeviri yapan zalimler bunu YAKINLARA, YAKINLARINIZA şeklinde meal etmektedirler, yada yakınlardan kastedilenin ashabı olduğunu söyleyerek çarpıtmaktadırlar.
Anlaşıldığı gibi kitabımız eksik olmayıp Ehl-i Beyt’le birlikte iki kutsal emanetten birisidir. Bir hadisle anlatmak gerekirse: “KIYAMET GÜNÜ İLK ÖNCE BEN GELECEĞİM, BENDEN SONRA KUR’AN, ONDAN SONRA İSE BENİM EHL-İ BEYT’İM VE ONLARI TAKİP EDEN BENİM ÜMMETİM GELECEKTİR VE CENNETE GİRECEKTİR.”
1- Âlemlerin Rabbi, Müslümanların semavî kitabını korumayı vadetmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Kar’ân’ı biz indirdik ve onu biz koruyacağız.”[1]
Açıktır ki Şiîler, düşünce ve davranışlarında Kur’ân’ı esas aldıklarına göre, bu ayet-i şerifeyi gözden kaçırmamış ve onun Allah tarafından korunacağı yönündeki mesajına iman etmişlerdir.
2- Sürekli Hz. Peygamber (s.a.a) ile birlikte bulunan ve vahiy katiplerinden biri olan Şiîlerin büyük önderi İmam Ali (a.s), çeşitli münasebetlerde insanları bu Kur-ân’a davet etmiştir. Aşağıda onun bu konudaki sözlerinden bir bölümünü aktarıyoruz:
“Bilin ki bu Kur’ân, aldatmayan bir öğüt verici ve saptırmayan bir yol göstericidir.”[2]
“Yüce Allah, hiç kimseye Kur’ân gibisiyle öğüt vermemiştir. O, Allah’ın sağlam ipi ve apaçık sebebidir.”[3]
“Sonra, ona (Peygamber’e) ışıkları sönmeyen bir nur, parıltısı tükenmeyen bir ışık olan Kur’ân’ı indirdi. O (Kur’ân), izcisinin sapmayacağı bir yol. kanıtı sönmeyen bir furkan (hak ile batılı ayıran)dır.”[4]
Şiîlerin büyük önderinin bu yüce sözlerinden anlaşıldığı üzere Kur’ân-ı Kerim, sonsuza kadar nur saçan bir meşale olarak takipçilerinin yolunu aydınlatmaya devam edecek, bu meşalenin sönmesine veya insanların sapmasına yol açacak hiçbir değişikliğe uğramayacaktır.
3- Şia âlimlerî, Hz. Peygamber’in (s.a.a) şöyle buyurduğu hakkında görüş birliği içindedirler:
“Ben, sizlerin arasında iki değerli emanet bırakıyorum. Birisi, Allah’ın kitabı Kur’ân; diğeri de, Ehlibeytim ve itretimdir. Bu ikisine sarıldığınız müddetçe asla sapmazsınız.”
Bu hadis, hem Şia, hem de Ehlisünnet kanalıyla aktarılan mütevatir hadislerden biridir. Bu hadisin beyanından da anlaşıldığı üzere, Şia’ya göre Allah’ın kitabı Kur’ân, asla değişikliğe uğramayacaktır. Çünkü Kur’ân’ın tahrife uğramış olması durumunda, ona sarılmak, hidayetin gerçekleşmesine ve sapıklığın ortadan kalkmasına sebep olmaz. Böyle bir sonuç ise, bu mütevatir hadisin açık ve net ifadesiyle bağdaşmaz.
4- Bütün fakihlerimizin ve bilginlerimizin naklettiği Şia İmamları’nın hadislerinde şu gerçek açık bir şekilde dile getirilmiştir ki Kur’ân, hak ve batılı ayırt ve teşhis etme ölçüsüdür. Şöyle ki her sözü, hatta hadis adı altında bize ulaşan sözleri de Kur’ân’a sunmalıyız. Eğer bu sözler, ayetler ile uyum içindelerse, hak ve doğrudurlar, aksi takdirde batıl ve yanlıştırlar.
Şia’nın fıkıh ve hadis kitaplarında bu konuda oldukça çok hadis vardır ki biz, onlardan sadece birine değiniyoruz:
İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kur’ân ile uyumlu olmayan her söz, batıl ve yanlıştır.”[5]
Bu hadislerden de Kur’ân’ın en ufak bir değişime uğramamış olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu yüzden bu mukaddes kitap ilelebet hak ve batılı ayırt etme ölçüsü olarak kalacaktır.
5- Bütün zamanlarda İslâm kültürünün öncüleri olan büyük Şia âlimleri, Kur’ân-ı Kerim’in asla değişikliğe uğramadığı gerçeğini açıkça ifade etmişlerdir. Bu büyük şahsiyetlerin tümünü zikretmek zor olsa da, örnek olarak onlardan birkaçına değinmek istiyoruz:
1- “Saduk” diye meşhur olan Ebu Cafer Muhammed b. Ali b. Hüseyin Babeveyh el-Kummî (Ö: H. 381) şöyle diyor:
“Bizim Kur’ân hakkındaki görüşümüz şudur: Kur’ân, Allah’ın sözü ve vahyidir. O, batılın asla sızamadığı bir kitaptır. Hikmet ve ilim sahibi Allah tarafından nazil olmuştur. Allah, onun indiricisi ve koruyucusudur.”[6]
2- “Alem’ul-Huda” diye meşhur olan Seyyid Murtaza Ali b. Hüseyin el-Musevî el-Alevî (Ö: H. 436) şöyle yazıyor:
“Hz. Peygamber’in ashabından Abdullah b. Mes’ud, Übey b. Kâ’b ve başkaları, defalarca bütün Kur’ân’ı baştan sona Hz. Peygamber’e okumuşlardır. Bütün bunlar, Kur’ân’ın Peygamber’in zamanında eksiksiz olarak ve düzenli bir şekilde bir araya toplanmış olduğunu göstermektedir.”[7]
3- “Şeyh’ut-Taife” diye meşhur olan Ebu Cafer Muhammed b. Hasan et-Tusî (Ö: H. 460) şöyle diyor:
“Kur’ân’a eklemeler yapıldığı veya onda bazı eksiklikler olduğu iddiası ise, bu kitaba asla yakışmayan bir iddiadır. Zira bütün Müslümanlar, Kur’ân’da hiçbir fazlalık olmadığı hususunda görüş birliği içindedirler. Kur’ân’ın eksikliği hususuna gelince, Müslümanların ağır basan görüşleri bunun tersidir. Kur’ân’da hiçbir eksiklik olmadığı görüşü, bizim mezhebimize daha çok yakışmaktadır. Nitekim Seyyid Murtaza bu görüşü ka-bul etmiş ve desteklemiştir. Hadislerimizin zahirinden de bu gerçek anlaşılmaktadır. Sadece insanların çok az bir grup, Şia ve Ehlisünnet yoluyla nakledilen ve Kur’ân’da bazı eksiklikler olduğu veya bazı ayet ve surelerin yerlerinin değiştirildiğini ifade eden bazı rivayetlere işaret etmişlerdir. Ne var ki, bu rivayetler, haber-i vahit türünden rivayetlerdir ki, ilim/yakin, kesin bilgi ifade etmezler ve böyle bir konuda onlara göre amel etmek doğru değildir. Dolayısıyla da bu rivayetlerden yüz çevirmek daha iyidir.”[8]
4- “Mecmau’l-Beyan” adlı tefsirin sahibi Ebu Ali Ta-bersî şöyle yazıyor:
“Kur’ân’ın fazlalığı hakkında bütün İslâm ümmeti, bu görüşün temelsizliği noktasında ortak görüşe sahiptir. Kur’ân’ın bazı ayetlerinin eksildiği hususunda ise, ashabımızdan bir grup ve Ehlisünnet’in Haşviyye fırkasından bir grup, bazı rivayetler nakletmişlerdir. Ama mezhebimizce kabul edilen doğru görüş, bunun tersidir.”[9]
5- “Seyyid İbn-i Tavus” diye meşhur olan Ali b. Tavus el-Hillî (Ö: H. 664) şöyle diyor:
“Şia’nın görüşü, Kur’ân’da hiçbir değişimin olmadığıdır.”[10]
6- Şeyh Zeynüddin Amilî (Ö: H. 877) “Kur’ân’ı biz indirdik ve onu biz koruyacağız.” ayetinin tefsirinde şöyle diyor:
“Yani biz Kur’ân’ı her türlü değişiklikten ve fazlalıktan koruruz.”[11]
7- “İhkak’ul-Hak” adlı eserin sahibi Kadı Seyyid Nuruddin Tüsterî (Ö: H. 1019) şöyle yazıyor:
“İmamiyye Şiası’na atfen Kur’ân’ın değiştiği yö-nünde ileri sürülen görüş, bütün Şiîlerin kabul ettiği bir görüş değildir. Onlardan çok az bir grup bu görüşe sahiptirler ki, Şiîler arasında onlara itibar edilmez.”[12]
8- “Bahauddin Amulî” diye meşhur olan Muhammed b. Hüseyin (Ö: H. 1030) şöyle diyor:
“Sahih olan görüş, Kur’ân-ı Azim’in her türlü fazlalıktan ve eksiklikten korunmuş olduğudur. Bazılarının, Müminlerin Emiri Hz. Ali’nin adının Kur’ân’dan çıkarıldığı yönündeki iddiaları, âlimler tarafından kabul görmemiştir. Tarih ve hadisleri araştıran kimseler, mütevatir hadisler gereğince sahabeden binlerce insanın nakli esasınca, Kur’ân’ın sabit ve sağlam olduğunu ve Kur’ân’ın tümünün Hz. Peygamber’in zamanında bir araya toplatıldığını bilirler.”[13]
9- “el-Vafî” adlı eserin sahibi Feyz-i Kaşanî (Ö: H. 1091), Kur’ân’ın değişikliğe uğramadığına delâlet eden, “Kur’ân’ı biz indirdik ve onu biz koruyacağız.” gibi ayetleri zikrettikten sonra şöyle diyor:
“Bu durumda, Kur’ân’ın tahrif edilmesi veya değiştirilmesi nasıl mümkün olabilir?! Kaldı ki, Kur’ân’ın tahrif edildiğini bildiren rivayetler, Allah’ın Kitabı’na aykırıdır. O hâlde bu rivayetlerin temelsiz olduğunu kabul etmek gerekir.”[14]
10- Şeyh Hürr-i Amilî (Ö: H. 1104) şöyle diyor:
“Tarihi ve hadisleri araştıran bir insan, Kur’ân’ın, binlerce sahabînin mütevatir nakli ile sabit ve sağlam olduğunu ve Hz. Peygamber’in zamanında toplanıp düzene koyulduğunu çok iyi bilir.”[15]
11- Değerli araştırmacı Kaşif’ul-Gıta, ünlü eseri “Keş-fu’l-Gıta’da” şöyle diyor:
“Hiç şüphesiz, Kur’ân, Allah’ın koruması sayesinde her türlü eksiklikten (ve değişiklikten) korunmuştur. Kur’ân’ın açık ayeti ve tüm asırlardaki âlimlerin ittifakı, buna tanıklık etmektedir. Az bir grubun muhalefetine ise itibar etmemek gerekir.”
12- İran İslâm İnkılâbı’nın rehberi Hz. Ayetullah’il-Uzma İmam Humeynî de bu konuda şöyle diyor:
“Müslümanların Kur’ân’ın yazılması, kaydedilmesi, bir araya toplanması, korunması ve tilâvet edilmesi hususundaki ihtimam ve titizliklerini bilen herkes, Kur’ân’ın tahrif edildiği zannının temelsizliğine kanaat getirerek böyle bir şeyin mümkün olmadığını teslim eder. Bu konuda nakledilen rivayetlere gelince; bu rivayetlerin bir kısmı, delil olarak sunulamayacak kadar zayıf; bir kısmı, uydurulmuş oldukları belli olan mec’ul (mevzu) hadisler; bir kısmı ise, Kur’ân’ın tevili ve tefsiriyle ilgili açıklamalardır. Bir kısmı da, açıklamaları kapsamlı bir kitap yazmayı gerektiren türlerden hadislerdir. Eğer konudan uzaklaşacağımız korkusu olmasaydı, Kur’ân’ın tarihini ve asırlar boyunca geçirdiği aşamaları açıklar, elimizde olan bu semavî kitabın, Allah’ın indirdiği Kur’ân-ı Kerim olduğunu ve Kur’ân karileri arasında ki görüş farklıklarının Cebrail-i Emin’in Hz. Peygamber’in temiz kalbine indirdiği ile uzaktan yakından ilgisi olmayan yeni bir olay olduğunu açıklığa kavuştururduk.”[16]
——————————————————————————–
[1]- Hicr, 9
[2]- Nehc’ül-Belağa, Subhi Salih, 176. hutbe
[3]- Nehc’ül-Belağa, Subhi Salih, 176. hutbe
[4]- Nehc’ül-Belağa, Subhi Salih, 198. hutbe
[5]- Usul’ül-Kafi, c.1, Kitab-u Fazli’l-İlim, Bab’ul- Ahzi-Bi’s-Sünneti ve Şevahid’il-Kitab, 4. hadis.
[6]- el-İtikadat, s.93
[7]- Mecmau’l-Beyan c.1, s.10, Seyyid Murtaza’nın el-Mesail’it-Trablusiyyat’ adlı eserindeki cevaptan naklen
[8]- et-Tibyan, c.1, s.3
[9]- Mecmau’l-Beyan, c.1, s.10
[10]- Sa’du’s-Suud, s.144
[11]- İzhar’ul-Hak, c.2, s.130
[12]- Alau’r -Rahman, s.25
[13]- Alau’r -Rahman, s.25
[14]- Tefsir-i Safi, c.1, s.51
[15]- Alau’r -Rahman, s.25
[16]-Üstat Cafer Sübhani Tehzib’ul-Usul, Takrirat-u Durus’il-İmam el-Humeyni, c.2, s.96.
kurani.kerimi biz indirdik biz koruyacagiz,Hak kelami peygamberimize
vaki oldu ama kuran adina evladi resullu katledildi ve bunu yapanlar emevi
kafirleridir hep gelen yonetimler kuran ve muslumanlik deyip iblisin elbiselerini bu gune kadar giydiller katliamlarina devam ediyorlar.Bunu nasil izah ederiz sizce? ben cevabini vereyim.Yezitlerin adini kulandigi kurada yaptiklari ser islerde iblisin elbise degistirmis bicimidir kimse alinmasin bu cografyada zulum islam kuran musluman adiyla yapiliyor ve gizleniyor ilmen zayif olan insanlar kullanilarak bunlar yapiliyor.SORU HANGI KURAN HANGI ALLAH HANGI AYET HANGI PEYGAMBER
HANGI IBADET HANGI AMEL sorunudur.Yani biz aleviler isbirlikci kafirlerin
ne allahina ne kuranina nede peygamberine inaniyor
Kur’an eksik değildir diyenlere duyurulur: Asıl Kur’an MEHDİ SAHİBİL ZAMANLA kayıba çekilmiştir.Detaylarına gerek yok Kısaca Şu Hz Ali Asıl Kur’anı Meclise sundu Kabul edilmedi Be Allah’a karşı sorumlulu ğumu yerne getirdim diyerek eve getirdi ve bu kuran benim soyumdan gelen birisiyle Kayıba çekilecektir diyede vasıyet etmiştir.
günümüze kadar gelen Kur’an Asıl kur’an olmadığını kendi ayetleri isbatlıyor.
ÖRNEK:Haşa Alla sözünden dönermi Kur’an dönderiyor.
Allah ahtını yani verdiği sözü bozarmı Kur’an bozduruyor
Sıfatı subudiye’de Allah’ın sıfatlarından bahs eder:
Allah Adildir,esirgiyendir,bağışlıyandır,Gafurdur,Rehimdir asla zalim değildir:
Kur’an birçok ayetlerinde Allah’ı zalim yapıyor Merhamet etmiyen acımıyan esirgemiyen
yapıyor.
Çelişkili ayetlerden Bir örnek verebilirim.
Allah Muhakkaki zere kadar zulüm etmez zerre kadar iyliği artırır kendikatından büyük ölçüde mükafatlandırır.(Nisa-40)
Deki ey sınırı aşmış Kullarım: Allah’ın merhametinden Ümidinizi kesmeyin.Çünkü Allah bütün günahları bağışlıyandır o öyle bir şefkat ve merhamet sahibidir(Hac-65 Zümer-53)Bakara 256 Ayetinde ise Dinde zorlama yoktur der.Kafürün sureside öyle.
(Maide-33 Bakara 191,Nisa 89,91-Tevbe-5,111 böylece birçok ayetlerde inanmıyanlara işkence yapın ellerini ayaklarını çarpaz bağlayın işkence yapın yerlerinden yurtlarından sürgün edin diyor
Hani Allah adildi rahimdi merhamet edendi zalim değildi.Bu aeyetlerde zalim ve kaddar olduğunu ortaya koyuyor.
SORUYORUM:Allah merhamet eden esirgiyen bağışlıyanmı Yoksa Acımıyan Zalim ve kaddarmı.
Bu Çelişkili aeyetlerin hangisi doğru. ey Çorum Ehlibeyit İlahiyatcıları Bana cevap everin.
LÜtfen Gerçek Alevilere Ve pirleri Hacı Bektaşı Veli Hazretlerine Gölge düşürmeyin.
İlahiyatcı İsmail Hakkı KAYA:
Ben Ehlibeyit Medrese İlahiyatcısıyım.
Çorum Ehlibeyit İlahiyatcıalarına ve AĞUNTLARINA soruyorum Günümüze kadar gelmiş Kur’an eksik değilmiş konusu üzerinde Tartışabiliriz.
Yurt dışında ve yurt içinde camilerde görev yapan feyzde site açmış birçok Şİİ ağuntlara Kur’anı ve Tarihcesini Hatıralattım.
Ama 1400 senedir İslamiyet rant kapısı olarak böyle gelmiş böylede gidiyor.
Şimdi diyeceksinizki Kur’anın çelişklerle dolu olduğunu senmi incelemiş ortaya koyuyorsun?Hayır.
Günümüze kadar gelen Kur’anın tarihcesine bakıldıında Kur’an çelişkilerini meydana koyan ilim İnsanların kafaları uçurulmuş,Hallacı mansurlar,Muhammed bin el kındiler,Şeh mahmut Şeltüt’ler gibi derileri üzülmüş çeşitli işkencelere maruz bırakılarak ortadan kaldırılmış binlercesi vardır.
Günümzde’de Pro ve diğer din adamlarını öldürdüler. İsimlerini saymaya lüzum yok.
ÖRNEK: Ali şeryatı İran Gizli istihbaratıyla işbirliği yapanlar ortadan kaldırdılar. İngilterede yaşıyan Selman RÜŞTÜ Humeyni öldürülmesi için milyonlarca dolar koydu peşine Sonrada Humeyni ölünce İran Af etti İngiltereden gelmedi.
Prof Hilmiye üçok Başörtüsü hakkında Bir Tv’de yorum yaptı Hemen vurdular.
Bu konuda kimseler Pekte öne çıkmak istemiyor.Kurşun pek pahalı değildir.
Kur’an üzerinde çalışma yapan ve kitap yazan ilahiyatcılarımızın birçokları yurt dışına gitmiştir.