AleviSesi

Alevilik, Hz. Ali (a.s)'ın yolundan gitmektir.

Köşe Yazıları

Kerbela – Gazze

Selam olsun bütün enbiya ve Resullere, evsiya ve evliyaya.. Yaratılışın ilk gününden bu güne ve Kıyamete kadar geçmiş ve gelecek bütün hakperest, adalet perver, özgür ve yüce ruhlu insanlara, Allah dostlarına…

Selam olsun izzeti Allah’ta arayanlara, Allah’tan bilenlere, “İnnel-izzete lillahi ve li Resulihi ve lil-mu’minin” (izzet ancak Allah’a, Resulü’ne ve mu’minlere aittir) ayetine inananlara, yakin edenlere…

Selam olsun izzetli olmayı, izzetli kalmayı, izzeti hiçbir zillete değişmeyen “Heyhat minnez-zille” (zillet bizden uzaktır) şiarını kendilerine bir hayat felsefesi olarak seçenlere…

Selam olsun “iyyake na’budu ve iyyake nestein”i bihakkın söyleyen, inanan ve hayata geçiren, hakkın kulluğuyla, tağutların, Firavunların, Nemrutların, dünyeviliklerin, paranın, makamın, şöhretin, korkunun ve her türlü kulluk ve köleliliğin zincirlerini kırıp azad olanlara.. Sadece O’na dayanan, O’na güvenen, O’na sığınan, O’nun önünde eğilen ve O’ndan yardım bekleyen ve dileyenlere..

Selam olsun hakkın rızasını kazanmaktan başka, hiçbir hedef taşımayan, bunun dışındaki her şeyi hor, hakir ve değersiz gören üstün gayretli, ufku geniş insanlara…

Selam olsun hakkı bulma, hakka ikrar etme, hakkı söyleme ve hak için mücadele etmede hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan, yılmayan yiğitlere…

Selam olsun, Rabbine karşı, Resulüne karşı, imanına, dinine, mu’mine karşı, insana karşı sorumluluklarının bilince olan, verdiği sözlere, ahitlere bağlı kalan, her halükarda dürüst olan, dürüst davranan, hayat kamusunda hileye hurdaya, entrikaya, menfaatçiliğe samimiyetsizliğe yer vermeyen sadıklara, sadakatlilere…

Selam olsun Rabbani ilimlerin hamili, ilminin, öğrendiğinin amili, sözünden çok özüyle, ameliyle insanlara yol gösteren, örnek ve önder olan ve böylelikle Peygamberlerin varisi olan, hakkı Ehbar ve Ruhban gibi saklamayan, ilmini, dilini ve kalemini, dirheme dinara satmayan, Rahman’ın rızasını Sultanın ve Şeytanın rızasına, ahireti dünyaya, cenneti cehenneme, nuru zulmete, hakkı batıla satmayan gerçek âlimlere, Rabbani âlimlere…

Selam olsun, ümmetin hayrını, birlik ve dirliğini, menfaat ve maslahatını her şeyin önünde tutup Müslümanlar arasında kardeşliği, birlik ve beraberliği, küfre karşı yekvucut olmayı yeğleyip fitne ve fesada, tefrika ve düşmanlığa yol açacak her türlü söylem ve eylemden kaçınan şuurlu ve duyarlı Müslümanlara…

Selam olsun, ümmetin gerçek imamlarına, nur imamlarına, onur imamlarına, “zamanının hak imamını tanımayan, cahiliye ölümüyle ölmüştür” diye risalet lisanında tavsif edilen imamına, imamlarına…

Selam olsun, Allah’ın yüzlerine özel kapısını (cihad kapısını) açtığı, ümmetin haysiyet ve onurunu, namus ve şerefini, din ve imanını korumakla, savunmakla şereflendirdiği, şecaat, cesaret, iman ve takvayla süslediği İslam mücahitlerine, gazilerine ve şanlı şehitlerine…

Ve selam olsun bütün bu özellikleri fazlasıyla kendinde barındıran şehitlerin efendisi, özgürlerin babası, izzetli ruhların ilham kaynağı, risalet yadigârı, Haydar-ı Kerrar oğlu Hz. İmam Hüseyin’e..

Selam olsun Zeyneb’e; o efsane kadına, o kahramana, o Haydar-ı Kerrar kızına; o ikinci Zehra’ya, o şecaat, cesaret, sabır ve rıza abidesine, o iffet ve takva timsaline; o Kerbela elçisine, o izzet ve hürriyet elçisine…

Selam olsun, Alemdar-ı Kerbela, tevhid cephesinin sancaktarı, susuzların sakisi Ebulfazl’il-Abbas’a; onun imanına, hamiyetine, şecaat ve cesaretine…

Selam olsun İmam’ın yarenine… vefa ve sadakat, fedakârlık ve cesaret, iman ve itaat timsali ashabına, tarih yaşadıkça yaşayacak olan o 72 ölümsüz Kerbela şehidine, onlar ki Emevî ordusu diye tanınan, insanlıktan bihaber 30 bin vahşiler yığınına karşı en çetin şartlarda, kanlarının son damlasına kadar, kahramanca, mertçe, mümince savaşıp Peygamber evladını, Ehlibeyt’in nurlu yolunu savundular ve böylece en büyük fedakârlık ve vefa örneği ve öğretmeni olarak tarihe geçtiler.

Selam olsun Kerbela’ya, o, tarihin en büyük bela, musibet, imtihan, irfan ve aşk çölüne. Arz kadar geniş, hak-batıl çizgisi kadar uzun bir çöl… Sadıkların meydanı, aşıkların destanı ve kızıl laleler gülistanı… Kerbela…

Selam olsun Aşura’ya… İnsanlık tarihini kendinde özetleyen; şehadet günü, şehitler günü, mustaz’aflar, mazlumlar günü… Kanın kılıca galebe günü… Hakkın en parlak, en muhteşem, batılın en karanlık, en kara sayfası…

Ve Selam olsun zamanın Kerbela’sına…

Selam olsun Gazzeye…

Selam olsun Filistin’e, selam olsun ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya…

Selam olsun Kerbela’yı kendilerine mektep, İmam Hüseyni örnek ve önder edinen aziz Gazze mücahitlerine ..

Selam olsun Zamanın Yezitlerine karşı, Hüseynce, savaşan, direnen direniş erlerine..

Selam olsun kanının son damlasına ve son nefesine kadar tevhid kelimesini dilinden düşürmeyen, dünya perestleri şakına uğratan Gazzeli mücahidime..

Selam olsun, Kerbela’da ve tarihin bütün Kerbela’larında, Gazze Kerbela’sında mazlum ve yalnız, ama aziz ve başı dik kalanlara…

Selam olsun, dün dünya ehli için efsanevi ve yenilmez görülen, İsrail ordusunu şaşkına çevirip, per perişan eden ve “Allah ile olan, sadakat ve iman ehli olan kazanır” İlahi vaadini İspat eden Lübnanlı mücahitlere ve bu gün Allah’ın izniyle aynı hamaset ve yiğitliği yeniden ispat etmek üzere olan Gazze kahramanlarına…

Selam olsun Hasan Nasrullah’lara, İmad Muğniyelere.. Şehid Şeyh Ahmed Yasinlere, İsmail Heniyye’lere ve diğerlerine…

Selam olsun, Kerbela’yı unutmayanlara, anlamaya ve ders almaya çalışanlara, diri tutanlara… Hüseyni olmayı, Zeynebi olmayı yeğleyenlere…

“Her gün Aşura ve Her yer Kerbela”yı bizatihi yaşayanlara..

Selam Zamanın Kerbela’sında Hüseynileri, Zeynebileri yalnız bırakmayan sizlere…

Aziz Hüseyniler, aziz Zeynebiler, söz buraya gelmişken Emevi zalimlerinin icad ettiği Kerbela faciasıyla ve Emevi saltanatına karşı gerçekleştirilen o İlahi kıyam ile, günümüzün küçük bir Kerbela’sı olan, Gazze arasında kısa bir karşılaştırmaya ne dersiniz?

Bu benzetme ve karşılaştırmadan alacak çok dersimiz var…

Bu karşılaştırmayı yaptığımda göreceksiniz ki tarih tekerrürden ibarettir ve gerçekten “Her gün Aşura ve her yer Kerbela’dır.”

1) Hz. Hüseyn’e Karşı Takınılan Tavırlar:

a- Açık düşmanlar (Emeviler).

b- Vurdumduymazlar (Emevi-Haşimi savaşıdır bizi ilgilendirmez diyenler). Bugün de bazıları “Arap-Yahudi savaşıdır” demiyorlar mı?

c- Sahip çıkacaklarına, yardım edeceklerine, bol bol nasihat eden ukalalar.. “Gitme bu işin sonu yok.. Kendini de çoluk çocuğunu da heba etme.. Gidiyorsan bari bunları götürme…” diyenler..

d- Satılmışlar (Ömer bin Sa’d, Şüreyhi Gazi, Kufe Ehlinden bir kısmı)…

e- Hıyanet ehli, dönekler.. (İmamın yanından ayrılıp gidenler, Kufe ehlinden diğer bir kısmı).. Aynı durumu ve benzer tavırları ve sözleri bugün de Gazze mücahitleri hakkında ayan, beyan görmekteyiz, duymaktayız maalesef…

2) Hz. Hüseyin ve ashabının yalnızlığı, Gazze’nin yalnızlığı…

3) İki tarafın güçlerinin orantısız oluşu, Kerbela’da ve Gazze’de

4) Kerbela’daki düşmanların namertliği.. Siyonistlerin namertliği…

5) Kerbela’da önce İmam Hüseyn ve yarenini, Ehlibeytini muhasara altından tuttular, sonra savaş… Gazze’de de aynı plan uygulandı, uygulanıyor…

6) Kerbela’da en zaruri ihtiyaçlardan mahrum bıraktılar.. ekmek, su.. Gazzede de aynı…

7) Orada da çoluk çocuk, suçlu suçsuz demediler burada da..

8) Ümmet Hz. Hüseyn’i hakkıyla tanımış olsaydı, Kerbela meydana gelmezdi. Kerbela’yı tanımış olsaydı Gazzeler meydana gelmezdi..

9) Siyonistlerle Hizbullah savaştığında Sünnilere “Size ne onlardan, onlar Şii-Rafızi…” hilesini kullanmıyorlar mıydı?… Bugün de karşı tarafa size ne Hamas’tan, Gazze’den, onlar Sünniii..” İran çeksin Filistin’den elini.. İran Hamas’a İslami Cihad’a yardım ettiği için, onları direnmeye davet ettiği için İsrail’in ekmeğine yağ sürüyor. Yoksa İsrail’in müttefiği mi?” demiyorlar mı, yazmıyorlar mı bazı zavallı gafiller, bağnazlar..?

10) Kufe’den döndüğünde yolda Hz. Hüseynle karşılaşan meşhur Şair Ferezdak İmam Hüseyn’in “Kufeden ne haber?” diye sorduğu soruya Ferezdak: “Ey Hüseyn! Kufelilerin kalbi sizinle, kılıçları Yezitle!” şeklindeki çarpıcı cevabı vermişti… Bizler nasıl? Kalbimiz Filistinlilerle, Gazzeyle çarpıyor deyip İsrail mallarını ya da İsrail’e destek veren şirketlerin mallarını tüketmeye hala devam edenlerden olmayalım?!

11) İmam Hüseyn’e harici diyorlardı, Gazzedeki mücahitlere, Lübnan’daki Hizbullah’a da terörist demiyorlar mı?

12) Kerbela’nın, İmam Hüseyn’in, Yareni’nin, Ehlibeyt’inin tarihe ve bizlere önemli ve unutulmaz mersajları vardır, Gazze’nin de.

* Peygamber yadigarı İmam Hüseyin (a.s) şöyle haykırıyordu o günün gafil Müslümanlarına:

“Ey insanlar! Allah’ın Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Kim Allah’ın haram ettiğini helal kılan; onun ahdini bozan; Resulullah’ın sünnetine muhalefet eden, Allah’ın kulları arasında günah ve zulüm ile amel eden zalim bir sultanı görür ve ameli veya sözü ile ona karşı çıkmazsa, onu da o zalimin girdiği yere (cehenneme) sokmak Allah’ın üzerine bir haktır.”

* İmam Hüseyin (a.s): “Ben azgınlık veya makam hırsı veya fesat çıkarıp zulüm etmek için kıyam etmedim. Ben ceddimin ümmetini islah etmek, iyiliği emredip, kötülükten nehy etmek ve ceddim (Resulullah’ın) ve babam Ali b. Ebu Talib’in çizgisinde yürümek için kıyam ettim…”

* İmam Hüseyin (a.s): “Andolsun ki gerçek imam ve önder, Allah’ın kitabına amel eden, adalet ölçülerine uygun hareket eden, hakka teslim olan ve kendisini Allah’a adayan kimsedir…”

* İmam Hüseyin (a.s): “Ümmet Yezid gibi bir yöneticiye müptela olduğu zaman İslam’a elveda demek gerekir.”

* İmam Hüseyin (a.s): “Eğer dünyada (benim için) bir sığınak ve gidecek bir yer kalmasa dahi yine de Yezid b. Muaviye ile biat etmem…”

* İmam Hüseyin (a.s): “Ben azgınlık veya makam hırsı veya fesat çıkarıp zulüm etmek için kıyam etmedim. Ben ceddimin ümmetini islah etmek, iyiliği emredip, kötülükten nehy etmek ve ceddim (Resulullah’ın) ve babam Ali b. Ebu Talib’in çizgisinde yürümek için kıyam ettim…”

* İmam Hüseyin (a.s): “Allah’ın rızası biz Ehlibeyt’in rızasıdır. (Biz ancak Allah’ın razı olduğu şeye razı oluruz); onun verdiği bela ve imtihana sabrederiz ve O da bize sabredenlerin mükâfatını verecektir…”

* İmam Hüseyin (a.s): “Allah’a andolsun ki ben bizim için en hayırlı olanın Allah’ın bize istediği şey olduğunu ümit ediyorum, ister şehit olalım, ister muzaffer…”

* İmam Hüseyin (a.s): “İzzetli bir şekilde ölmek, zilletle yaşamaktan daha iyidir.”

* İmam Hüseyin (a.s): “İnsanlar dünya kuludur; din ise dillerine dolaşıp durur. Dinin sayesinde geçimleri iyi olduğu müddetçe, onun etrafında bulunurlar; ama zorluklarla imtihan edildiklerinde ise gerçek dindarlar azalır.”

* İmam Hüseyin (a.s): “İnsanları razı etmek için Allah’ı gazaplandıran bir millet, asla felaha kavuşmaz.”

* İmam Hüseyin (a.s): “Ey Ebu Süfyan oğullarının takipçileri, eğer dininiz yoksa ve ahiret gününe inanmıyorsanız, en azından bu dünyanızda özgür insanlar olun.”

Ve daha nice Hüseyni mesajlar alabiliriz Kerbela’dan…

Şimdi dönelim Gazzeye ve bakalım bu Hüseyni mesajlar Şehid Şeyh Ahmed Yasin’in ağzından nasıl yankılanıyor bütün aleme:

“Allah’ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikayet ediyorum! Ben ki kocamış bir ihtiyarım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!

Sesimle yeri göğü inletecek güçte bir hatip de değilim!

Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..

Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!

Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?

Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için öfkelenecek?

Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak?!

Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?

Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken?!

Omuzlarımıza el verecek ve göz yaşlarımızı silecek bir bakış?!

Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve ileri gelenleri, Allah için

öfkelenmez mi?! Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua edemez;

“Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et!” diye çağıramaz mı!?

Buna da mı gücünüz yetmiyor!?

Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:

Bizler direndik! İleri atıldık, korkmadık ve kaçmadık!

Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!

Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!

Bizden, beyaz bayrak sallayıp teslim olmamızı beklemeyin!

Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!

Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, intikamımızın bereketini paylaşın!

Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin!..

“Allah’ım! Sana şikayette bulunuyorum… Sana şikayette bulunuyorum… Sana şikayette bulunuyorum…

Gücümün azlığını, imkanımın yetersizliğini ve zayıflığımı sana şikayet ediyorum…

Sen ezilenlerin Rabbisin… Sen bizim Rabbimizsin… Bizi kime bırakıyorsun?..

Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?

Allah’ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve yakılmış ekinler aşkına sana şikayette bulunuyorum!

Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı… Birliğimiz bozuldu… Yollarımız ayrıldı… Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini sana şikayet ediyoruz!..

Evet: İmam Hüseyn: “Hel min Nasirin Yensuruni…” (Yok mu Bana yardım edecek birisi, Peygamber haremini savunacak bir yiğit) diye feryat ederken sanki günümüze sesleniyordu, Gazzelere sahip çıkmaya…

14) İmam Hüseyn (s.a) asla yenilmedi. Her şeyini kaybetmesine rağmen zafere ulaştı. Kanın kılıca galip geldiğini bütün tarihe gösterdi. Allah’ın izniyle Gazze de yenilmeyecek, kaybetmeyecek, öldürülse de, yakılsa da, yıkılsa da Gazze muzafferdir, yeniden kanın kılıca, tanka, topa, bütün maddi silahlara galebesini, imanın, azmin ve izzetin zaferini bütün dünyaya gösterecektir inşallah.

Şimdi de Peygamber evladı, Kerbela elçisi, Ehlibeyt’in 4. İmamı, İmam Zeynü’l-Abidin’in İslam mücahitleri hakkındaki duasını Sahife-yi Seccadiyye kitabından şu duayı okuyalım:

Duanın metni şöyledir:

“Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve izzetinle Müslümanların sınırlarını sarp ve sağlam kıl; gücünle bekçilerini kuvvetlendir ve kereminden bağışlarını bol et.

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve onların sayısını çoğalt; silâhlarını keskinleştir; etraflarını koru; dört bir yanlarını kuşatarak düşmanın onlara ulaşmasına engel ol; topluluklarını birleştir; işlerini yönet; onları azıksız bırakma; yiyeceklerini sen üzerine al; nusretinle onları destekle; sabırla onlara yardım et ve düşmanların hilelerine karşı onların gözlerini aç.

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve onlara tanımadıklarını tanıt; bilmediklerini öğret ve görmediklerini göster.

Allah’ım! Muhammed ve Âline salât eyle ve düşmanla karşılaştıkları zaman aldatıcı, mağrur edici dünyayı anmayı unuttur onlara; saptırıcı mal düşüncesini kalplerinden çıkar; gözlerinin önüne cenneti dik; onlar için hazırladığın ebediyet yurtlarını, ağırlanacakları evleri, siyah gözlü, beyaz yüzlü güzel kadınları (hurileri), çeşit çeşit içeceklerle akan ırmakları, türlü türlü meyvelerle sarkan ağaçları gözlerinin önünde canlandır; hiçbir düşmana sırt çevirmeyi düşünmesin, kaçayım demesinler.

Allah’ım! Böylece düşmanlarını hezimete uğrat; tırnaklarını bunlardan kes; silâhlarıyla aralarına ayrılık sal; yüreklerinin ipini kopar; azıklarını onlardan uzaklaştır; yollarını şaşırt; yönlerini saptır; yardımını onlardan kes; sayılarını azalt; kalplerini korkuyla doldur; ellerini kollarını bağla; dillerini konuşamaz kıl; onların hezimete uğramasıyla arkalarındakileri darmadağın et; onları arkalarındakilere ibret vesilesi kıl; onları rezil rüsva ederek onlardan sonrakilerin arzulara kapılmalarına engel ol.

Allah’ım! Kadınlarının rahimlerini kısır kıl; erkeklerinin döllerini kurut; binitlerinin ve hayvanlarının neslini kes; göklerinin yağmasına, yerlerinin yeşertmesine izin verme.

Allah’ım! Bununla İslâm ehlinin tedbirini güçlendir; yerleşim merkezlerini sağlamlaştır; mallarını artır; vakitlerini düşmanlarla savaşarak, onlarla uğraşarak geçireceklerine, sana ibadet ederek, seninle baş başa kalıp sana niyaz ederek geçirmelerini sağla. Böylece yerin dört bir yanında yalnızca sana ibadet edilsin; yalnızca sana boyun eğilsin, sana secde edilsin.

Allah’ım! Her bölgenin Müslümanlarına, karşılarındaki müşriklere yetecek gücü ver; katından art arda göndereceğin meleklerle onlara yardım et; tüm yeryüzünde müşrikleri toprağın (karanın) bittiği yere kadar hezimete uğratarak öldürsün ve esir etsinler; veyahut da, “Sen Allah’sın, senden başka ilâh yok; teksin, ortağın yok.” diye ikrar etsinler.

Allah’ım! Müşrikleri müşriklerle uğraştırarak Müslümanların sınırlarına saldırmalarına; sayılarını, güçlerini azaltarak Müslümanların zayıflamalarına ve tefrikaya düşürerek Müslümanlara yüklenmelerine engel ol.

Allah’ım! Kalplerinden güveni, bedenlerinden gücü al götür. Dikkatlerini dağıtarak entrika üretmelerine, hile yapmalarına engel ol. Erlerimizle karşı karşıya gelme, kahramanlarımızla çarpışma cür’etini onlardan al. Bedir’de yaptığın gibi köklerini kazıyacak, kuvvet ve şiddetlerini biçecek, topluluklarını dağıtacak bir güçle meleklerinden oluşan bir ordu gönder onlara.

Allah’ım! Sularını veba (salgın hastalık) ile, yiyeceklerini hastalıklarla karıştır. Şehirlerini yerin dibine geçir. Üzerlerine sürekli belâ indir. Kuraklık ve kıtlıkla onları döv. Azıklarını en verimsiz ve kendilerine en uzak topraklarda koy. Kalelerin kapılarını onlara kapat. Sürekli bir açlık ve acıklı bir hastalığa duçar et onları.

Allah’ım! Dinin en üstün din, hizbin en güçlü hizip ve payın en kâmil pay olsun diye onlarla savaşan İslâm gazileri ve mücahitlerini kolaylıklarla karşılaştır; işlerini düzelt; kendilerine başarılar ver; onlar için (iyi) arkadaşlar seç; onları destekleyerek güçlendir; rızklarını bol et; kendilerine neşe ve hareketlilik ver; (sevdiklerine duydukları) özlemlerinin sıcaklığını söndür; yalnızlık sıkıntısını onlardan gider ve çoluk çocuklarını anmayı onlara unuttur. Onlara iyi niyet ver; (hastalıklara karşı) onlara bağışıklık kazandır; selâmeti onlardan ayırma; yüreklerinden korkuyu çıkar; onlara şiddet ve cür’et ver; yardımınla onları destekle; (Resulünün) siret ve sünnetleri(ni) onlara öğret; hüküm vermede doğruyu onlara ilham et; riya ve gösterişi onlardan uzaklaştır; duyulup ünlenmek için iş yapmaktan kurtar onları; zikirlerini, fikirlerini, seferlerini, konaklamalarını senin yolunda ve senin için kıl.

Senin düşmanların ve kendi düşmanlarıyla karşı karşıya geldikleri zaman gözlerinde onları azalt; gönüllerinde onları küçült; bunları onlara galip kıl; onları bunlara üst etme. Şayet bazılarına mutlu bir son mukadder edip şehitliği yazmışsan, düşmanlarını öldürüp esir aldıktan, Müslümanların sınırları emniyete kavuştuktan ve düşmanların geri dönüp kaçtıktan sonra olsun bu.

Allah’ım! Gaziler veya sınır bekçilerinin evlerinde onların yerini dolduran, onların geride bıraktıklarının bakımını üstlenen, malının bir kısmıyla onlara yardım eden, onlar için herhangi bir savaş malzemesi temin eden, onları cihada teşvik eden, onlara dua eden, arkalarında saygınlıklarına riayet eden Müslümanları da, onlara verdiğin ölçüde, onlara verdiğinin misliyle ödüllendir; ahirette kendileri için hazırladığın lütf u kereminden başka, bu dünyada da yaptıklarının faydasını görüp sevinmeleri için peşin bir karşılık ver onlara.

Allah’ım! İslâm derdi olan, şirk ehlinin toparlanıp savaşmaya niyetlenmeleri kendilerini üzen, cihada azmedip de güçsüzlükten dolayı gidemeyen ya da bir ihtiyacını gidermek zorunda kalarak veya bir hadiseyle karşılaşarak geciken, iradesi dışında karşısına bir engel çıkan Müslümanların da adlarını sana ibadet edenlerin, kulluk sunanların arasında yaz; onlara da mücahitlerin sevabını ver; onlara da şehitler ve salihler zümresinde yer ver.

Allah’ım! Kulun ve resulün Muhammed’e ve Muhammed’in Âline salât eyle; öyle bir salât ki, tüm salâtlardan yüce, tüm selâmlardan üstün olsun; geçmişte dostlarından herhangi birine ettiğin en mükemmel salât gibi, süresinin bitimi, sayısının sınırı olmasın. Hiç kuşkusuz, sen büyük nimetler sahibi, övgüye lâyık, başlatan, geri döndüren ve dilediğini yapansın.” (Bu dua Sahifey-i Seccadiyye kitabının 27. duasıdır.)

Musa AYDIN 11.01 2009

The following two tabs change content below.

Musa AYDIN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.