Göklerin Emaneti (Hüseyin Yalçın)
Mucizeler gecesi, göklerin emaneti
Rabbi’nden Habibi’ne, indi Zehrâ ziyneti
Taçlandırdı Emîn’in, Ruh inen hânesini
Selâmladı gök ehli, aşkın nişânesini
Geldi Tevhîd’in nuru, eşsiz Zehrâ dilârâ
Ehl-i Beyt’in gururu, sonsuz Kevser-i Kubra
Ay kendini unuttu, görünce cemâlini
Güneş görünce bitti, İlahî celâlini
Çok geçmeden göç etti, Hatice’si Resul’ün
Mirac’ın kızı yetim, sardı gönlünü hüzün
Hüzün yılı Resul’ün, en acı zamânesi
Lakabı nur Betûl’ün, “Babasının annesi”
Nur kafilesi göçtü, hicretle Medine’ye
Yar yolunda zorluklar, çekilerek sineye
Aslı, İlahî cevher, insanlık hûrisinin
Eşi Aliyy-i Hayder, masumluk perisinin
Hakk’a yöneldi Tâ-Hâ, ayrılık vakti geldi
Hüzünler hanesinden, “Vâ ebeta” yükseldi
Nebî çehre sararıp, solgunlaştı Zehra’da
Aşıklar kabilesi, yalnız kaldı sahrada
Göçtü rahmet nebisi, kalan tağut erkliler
Yeryüzü lanetlisi, o Nemrut yürekliler
Nübüvvet’in şehrinde, işlediler cinâyet
Namus-i İlâhi’ye, eylediler hakaret
Vurmuştu ehl-i inat, Tubâ mülküne yara
Baştan sona kâinât, büründü siyahlara
Arş’a döndü sefine, matemli bir gecede
Kayboldu sır define, bilinmez bilmecede
Civarında bağrı kan, aşk ehli dîvâneler
Şem’ini yane yane, arayan pervâneler
Gönülde gam kervanı, sen Leylâ menzilisin
Ey Bakî Kabristanı, vaveyla menzilisin
Ravza-yı Mutahhar’a, bakıyor sana mahzun
Bağrında bin bir yara, Zehra yorgun, sen yorgun
Bir rahmet denizisin, kıyıları yasaklı
Sende Ali aşkının, en büyük sırrı saklı
Hüseyin YALÇIN
2000-IĞDIR