Gizli Makber (Hüseyin Yalçın)
Ayrılmış senin nurun, nurların Fâtır’ından
Meded alır evliya, o ilahi sırrından
Rahmetin kaynağısın, duâlar sana döner
Senden doğar güneşler, ay seni tesbih eder
Esrarısın Tâ-Ha’nın, sen İsmet-i Kubrâ’sın
Nurusun Rabbenâ’nın, Fâtıma-tüz Zehrâ’sın
Itrısın Muhammed’in, O mübarek sevgili
Kevserisin Ahmed’in, O’dur kalbimin dili
Habib-i Kibriyâ’nın, emânet kerimesi
A’râf’ın sultanısın, kurtuluş sefinesi
Besmele’nin “Ba”sında, eşin Bismillâh Ali
Kur’ân’ın manâsında, başın Yedullâh Ali
Bir gözündür Müctebâ, Hasan eşsiz dilrubâ
Bir gözün Kerbelâ’da, Hüseyn’in canlar fedâ
Hüzün gülü Zeyneb’in, Âl-i Abâ ziyneti
Zâlimleri titreten, mazlumların izzeti
Vahy evinin kapısı yıkılıp kırılınca
Sinen Allah sinesi, titreyip sarsılınca
Tuttu gökleri figân, düşünce nurlu damlan
Resulullah evinde, koptu velvele tufân
Gülsüm ağlar, hal yaman, öldü anam el-aman
Emaneti yakanlar, oldular ehl-i hüsrân
Aşka lebbeyk diyerek ömrünün baharında
Sır olmak istemiştin, gecenin esrarında
Şehadetinle yaktın ayrılık ateşini
Musibette bıraktın imâmet güneşini
Divaneler dolaşır, senin göçtüğün evde
Pervâneler ağlaşır, şem’in söndüğü yerde
Hicranını yazarım, elde kalem sızlıyor
Fâtıma der gezerim, dilde kelâm ağlıyor
Aşkınla derbederim, çöllerde Zehrâ derim
Gizli kalan makberin, hasretini çekerim
Hüseyin YALÇIN
IĞDIR-2000