Dersim’de Ne Oldu?

Yıllardır tartışılır da çözüme kavuşturulamaz çünkü bazı yarasaların ışıktan kaçtığı gibi köşe başını tutanlarda doğrulardan korkup kaçarlar, kaçarkende ortalığı tozu dumana kattıkları için görüntüyüde engellerler.

Dersimde ne olduğunu ortaya koyalım, aktörleri belirleyelim gerekçelerini nedenini sonra konuşalım,ama gerekçelerden dersim olayını irdelemeye vakit bile bulamıyoruz bereket konuyu CHP Tunceli vekili Hüseyin Aygün konuyu yeniden gündeme getirince yine ortalık toz duman oldu.

Yok amaç Atatürk’ü yıpratmakmış,

Yok hainlere cezası verilmiş,

Yok dersim üzerinden siyaset yapılıyormuş falanda filanda falan…

Belki bunların konuşulmasıda gerekir doğruluk paylarıda gündeme getirilir ama önce dersimde ne olduğunu bir konuşabilsek…

Ama bütün sansürlemelere ve çarpıtmalara karşın mızrak yine çuvala sığmadı ve pandoranın kutusu açıldı.

Herkesin artık kabul etmesi gereken doğrular ortaya saçılmıştır ki özetliyoruz;

1- Dersim olayı gerekçesi ne olursa olsun katliamdır. Resmi belgelere göre iki üç yıllık süre zarfında (1935-1938) 13 bin kişi, gayri resmi bilgilere göre 50 bin kişi öldürülmüştür.

2- Dönemin egemenleri  birçok gerçek yada gerçek dışı gerekçeyi bahane ederek ve orantısız güçte kullanarak çoluk çocuk demeden binlerce masum insanı katletmiş ve çok büyük bir trajediye neden olmuştur. Evet bazıları hainlik yapmışta olabilir ama toplu katliama varan güç kullanımını bu mazerete sığınarak kimse geçiştiremez.

3- Daha 1935’lerde bile Kürtlük ve tehlikeli çıban kelimeleri dersim için kullanılmaya başlanmış ve tedbirler! rapor haline getirilmiştir. Bu nedenle milli mücadele önderinin habersiz olması konu hakkında bilgisiz olması mümkün değildir. Son katliamlardanda Atatürk’ün haberi vardı. Zira dersim katliamında karar merci olmuştur, tenkil emrini Atatürk imzalamıştır. Sabiha Gökçen’e silah hediye etmiştir ‘kürtlerin eline geçersen kendini öldür’ diye bunu Gökçen’in kızı anılarında açık yüreklilikle yazar.
İnönü Gökçen’e dersimi bombalamasından dolayı Atatürk resimli madalya hediye etmiştir, nerelerin bombalanacağını bizzat Atatürk tarif etmiştir. O harita halen Trabzon’da sergilenmektedir.

Zaten ondan habersiz böyle bir işe kalkışmak kimsenin haddi olmadığı gibi CHP’li bir vekilin dediği gibi ‘Onun haberi yoktu demekte ona saygısızlıktır’.

Evet hastadır ama hasta haliyle Ankarada törenlere katılacak, Hatay’a gidip dünyaya mesaj verecek kadarda olaylarla ilgilidir.

4- Atatürk’ün vefatından sonra gerçekleşen Dersim sürgünlerinde de Cumhurbaşkanı İnönü başbakan Celal Bayar’dır. Dersim’de Atatürk, İnönü, Celal Bayar ve Fevzi Çakmak’ın rolünü ortaya koyan çok sayıda bilgi ve belge var. Gerçeklerin tam olarak öğrenilmesi için Genelkurmay arşivleri de açılmalıdır.

Dersim adının egemenlerce Tunç-eli konması dahi anlamlı değilmidir?

5- Akp iktidarı olayı siyasal avantaj kapsamında değerlendirmekten vazgeçip iktidarken konuyu apaçık ortaya koymalıdır. Yok komisyon kuralım yok şöyle yapalım türünden köylü kurnazlıklarından vazgeçmelidir.

6- Akp iktidarı olayı çarpık siyasal zihniyetiyle kullanmaya çalışsa bile Genelkurmay başkanlığı özeleştiri yapmalı tarihin çarpıtılmasının önüne geçmelidir.

7- Olayların Alevilikle ilgisine gelince şu ana kadar ki ortaya dökülen belge bilgilerde devletin resmen Alevi kelimesi kullandığı kanıtlanmış değildir ancak bolca Kürt, çıbanbaşı ve dersim kelimeleri kullanılmıştır.

Ancak varsayalımki olay alevi katliamı değildir bu tespit katliam olgusunu kamufle edebilir mi? Acaba birşeyin katliam sayılması için illede Alevilere yönelik olması mı gerekir?

Oradaki kürtlerin kendilerini Alevi kabul etmeleri bir yana sanki Alevi katliamı bulmak için yazmak için dersime çokmu ihtiyaç var?

Ta 1938’lere gitmeye bile gerek yok değil mi?

O yüzden dersim alevi katliamı mı? Kürt katliamı mı sorusu bile fuzulidir, çarpıktır.

Sözün özü; Dersim katliamdır, orantısız güç kullanılmış acımasız davranılmıştır. Muhsin Batur ve diğerleri dersim anılarını yazamayacak kadar utanmışlardır ve bu katliamda Atatürk’te dahil dönemin egemenlerinin izni ve rızası vardır.

Katliamın virüsü Osmanlı genlerinden gelmektedir ve ne yazıkki aynı virüs günümüzde de genlerde bulunmaktadır sadece ortaya çıkacağı zeminin müsait olmasını beklemektedir.

Bizlere düşen insan hak ve özgürlüklerinin alanlarını genişletmek ve bu virüsleri taşıyanların egemenliğine her şekilde karşı çıkmak olmalıdır.

Bu topraklar hainlerle mücadele istisna olmak üzere en merhametli ve en hoşgörülü insanların yönetimine layıktır.

Dersimde hesaplaşma diğer katliamlarda da olduğu gibi  mahşere kalmıştır ama dersim gerçeğiyle yüzleşmek mümkündür…