Bunaltılan Alevi Kimliği (1)
Tarih boyunca suçu sadece Hz. Ali ve Ehlibeyti sevmek olan biz Aleviler bin bir türlü işkence eziyet dışlanma, haksızlık ve horlanmaya maruz kaldık. İslam’ın ilk yıllarından beri Emeviler’den tutun Osmanlıya kadar bütün otoriter güçler Hz. Ali’nin yolundan giden Alevleri sindirme çabası ve gayreti içinde oldular. Günümüz otoritesi de farklı bir yöntem geliştirerek geçmişin devamı olarak Alevileri sindirme planını hayata geçirmeye çalışıyor.
Daha önceki yönetimler öldürme ve baskıyla Alevileri dünya denen gezegenden silmek isterken bu günün otoritesi Aleviliği dünyadaki insanların kalbinden silmeye çalışıyor. Bunu da sinsi bir planla uygulamaya koyuyorlar. Alevi açılımı adı altında Aleviliği Sünnileştirme projesi hayata geçirilmiş durumda.
Ders kitapları ve müfredata Alevilik konusu giriyor ancak Aleviliğin can damarı alınarak bu iş yapılıyor. Bu gün bizlere sunulan Alevilik daha çok tarikat ve batini bir İslami anlayış olduğundan gerçek Hz. Ali ve Ehlibeyt yolu tanınmasın diye bizleri bu kısır döngünün içine hapsedip diğer dini yönlerden Sünnileştirmek istiyorlar.
Gerek Alevi bölgelerde bulunan Camilerde ve gerekse okullarda Alevi gençlerine verilen din eğitiminde Sünni Hanefi anlayışı mezhep olarak sunulmakta ve uzun vadede Alevilerin özlerini unutmaları hesaplanmaktadır.
Oysa biz Alevilerin yaşayış ve fıkıhsal anlamdaki Mezhebi Caferidir. Bizler Oniki İmama inanırız. Oniki İmamların altıncısı olan İmam Cafer Sadık zamanında Ehli Sünnetin dört Mezhebi türediğinden dolayı o dönemde yaşayan Aleviler kendilerinin Sünni mezheplerden herhangi birisine tabi olmadıklarını göstermek amacıyla yaşayan İmamımızın adını kullanarak kendilerini Caferi diye tanımlamışlardır. Her Alevi aynı zamanda Caferidir. Alevilik ve Caferilik birbirinde farklı değildir. Oniki İmamın hepsinin buyruğu birdir. Oniki İmama inanan herkes Alevidir, Hüseyinidir, Caferidir…..
Ancak bütün bu gerçeklere rağmen bu gün okullarda gençlerimize verilen eğitimde Caferilik Alevilikten ayrılmıştır. Alevi genci Mezhebi olan Caferiliği değil Sünni Hanefi anlayışı öğrenmektedir.
Konu başlığı olan bunaltılan Alevi kimliğinden kastımız bunalmış bir Aleviliğin olduğu değil Alevilerin kendilerini tanımaları ve gerçek manada inanışlarını yaşama hususunda onlara imkân ve fırsat verilmemesidir.
Hiç şüphesiz gündemden düşmeyen ve bir şekilde sürekli olarak gündemde tutulan konuların başında Alevilik gelir. Her ne kadar Aleviliği anlatan yada yorumlayan kimseler Alevi olmasa da adımızın ve yolumuzun hep zirvede olması bizlerin tarih boyunca asimile olmamak için verdiği mücadelenin zaferle sonuçlandığının bir göstergesidir ve bir 1400 yıl daha geçse bizler Alevi ve Caferi olarak kalacağız.
Mektebinde Hz. Ali gibi bir adalet sembolü ve Hz. Hüseyin gibi zulme boyun eğmeyen bir önder olan toplum hiçbir zaman inancından ve değerlerinden taviz vermez. İnancını sonuna kadar savunur ve yaşar.
Tabi şunu da ifade edelim ki son zamanlarda Müslüman coğrafyalarda yaşanan Arap baharı isimli Amerikan sömürgesi hareketlerinin neticesinde doğan ayrımcılık, tekfircilik ve Müslümanın Müslümana kırdırılması gibi olaylar bizleri de en derinden üzmekte ve bu olayların bir an önce sona erip insanların kanayan yaralarının ve çekilen acıların dinmesini canı gönülden temenni ediyoruz.
Ancak İslam coğrafyasına barışın gelmesi için çözüm birilerin bölgesel güç olmak uğruna sindirme hareketi başlatması değil bu coğrafyada yaşayan Müslümanların birbirlerinin inançlarına saygı duyarak herkesin inancını serbest ve rahat bir şekilde yaşamasındadır.
Allah bizlere Kuran’da bir kişiyi öldürmenin bütün insanlığı katletmek olduğunu ve fitnenin de katletmekten daha kötü olduğunu vurgulamaktadır. Canlara kıymadan can vermeye çabalamak gerek.
O günün gelmesi umuduyla.
Özgür ARAPOĞLU
Latest posts by Özgür ARAPOĞLU (see all)
- Bunaltılan Alevi Kimliği (1) - 13 Ocak 2013
- Hz. Ali’nin (a.s) Mucizevi Doğumu - 16 Haziran 2011
- Muharrem Ayına Girerken - 05 Aralık 2010
- Gadiri Hum Velayet Bayramı Kutlu Olsun - 16 Kasım 2010
- Gerçeği Bildikleri Halde Görmezden Gelen Körler - 19 Eylül 2010
sünnileri eleştiriyoruz , çamur atıyorlar , iftira ediyorlar vesairede kendi evimizin önüne bakmamakta pek mahiriz . Sünniler kısmen kızılbaşlara , diğerlerine karşın tarafsız görünmekte eksik çok fakat iranda ehlihakların çektiği sıkıntılar çoktur . Herneyse bu zor çetin günlerde bu konuları fazlaca deşmeyelim fakat bunu bilinki ehli hakında , kızılbaşında , diğerlerininde gönlü hep şiadan yana oldu en zor zamanlarında yanında oldu fakat bazı kendini bilmezler yanlış yorumladı . Şöyle engin ölçse bana benzemesinler fakat benimle hareket etmeleri için imkan tanımalıyız diye düşünmede eksik kaldı . Fakat sünnileşmiş çakma şiaların daha tehlikeli olduğu erdemini tutturamadı bazıları kardeşim adam şia olmuş , yanında gözüküyor fakat içinden pazarlıklı neler çeviriyor bir bilsen . Sonuçta bizim şia nın daha engin tartması gerekti bu kadar birikim neye itibar ediyor . Beğenmediğimiz kimseler bizim caferi görünümlü bazı münafıklardan daha samimi çıkıyor gerçekçi olmalı kendimizede bakmalı . Şia ve alt şubeleri iranda ne eder bu konu hakkında bilgi isteriz , ordada bşeyler var burda zor günlerde cepheyi kırmak gibi amacım yok hele bu günlerde umarım anlaşılmışımdır . Şianın farklı olması daha engin , birikimli , üstün özellikleri olması için çaba sarfetmeli peşinhükümsüz bazen bazı caferi arkadaşlarla konuşunca öyle ızdıraplar çekiyorum şekilci olmuş vehabileri nerdeyse aratır olmuş . Yoksam şiaya hep saygı , sevgi beslemişimdir tabi kafası çalışana dedikodulara , palavralara kanmayanlara , şiayı parçalayıp ayrım sokmak isteyenlere saygı olmaz birazcık kendini ifade etmiştir inşallah bu yoksuli
” NOKTA VE ÖNCESİ ” NOKTADAN ÖNCE FARKLI EVRENLER VARDI – BİNBANG TAN SONRA BİRÇOK EVREN OLUŞTU ! / Onbin yıl önceki bilgimizle şimdiki birikimimiz arasında büyük gelişim oluştu nerelerden nereye çok tanrıcılıktan , putperestlikten , doğa dinlerinden , bilimsel şarlatanlardan bugüne tek tanrılı dinlere , farklı inançlara vesaire . Deprem olur deprem tanrısı , yağmur yağar yağmur tanrısı , bereket tanrısı gibi tanrılarımız vardı bilgisizlikten ayriyetten bilimsel kendini bilmez tanrılaşmış politizanlarıda . Buna paralel olarak her gelişmenin felsefik , sosyal , bilimsel , teolojik , ekonomik falan çıkarsamaları oluşmuştur her dem . Fakat artık herşeyi gözlemleyebiliyoruz , deneylerle doğrulatabilecek kabiliyete erdik dahada ilerliyoruz 13.7 milyar önceki ortamı idrak edip oluşturabiliyoruz yani herşeyin neden – sonuç ilişkisini kurup deneysel açıklıyoruz , dünyanın , insanın , evrenin oluşması gibi . Bingbang dan öncesini yoğunlaşmak gerektiği kanımca bilinmeyeni çözümlemek ön planda olmalı . Hawking ten , newton , astrofizikçilerin , kimyacıların , kuvantumcuların , partükül fiziği vesaire bütün ilim insanlarını dinleyip farklı bilgeliklerle vesaire harmanlanınca bazı çıkarsamalar oluşuyor .
Buna ” NOKTA VE ÖNCESİ ” terimiyle adlandırmak isterim yani yaşadığımız evren sadece oluşmadı farklı evrenlerde var . Bir nokta sonrası bizim evrenimiz değil farklı noktaların patlaması vardı vede bizim evrenimizden önce başka patlamalar olmuştu . Paralel evrenler arasında geçiş şu an çok zor fakat 350 – 400 milyon yıl sonra neden olmasın böyle gelişirsek birçok şeyi başaracağız . Biz bilmezsekte aslında geçiş var evrenler arasında burda insan olan diğer tarafta eşek yada baykuş olan diğer yanda insansı , şempanze olan diğer yanda manolya , burda ot diğer yanda yağmur vesaire olabilecek fakat bunun için insansının çevresine , herkese saygısı , anlayışı gelişmeli . Şımarmış herşey ben , biziz , bizim din , benim peygamberim , görüşüm falan doğru diğerleri suçlu , bozulmuş , günahkar diyenler en başta kaybedenler olur . Silsinler bugüne değin kafalarına yerleşen dogmalardan , yanlışlardan arınıp gerçeğe yönelmeli peşinhükümsüz . Yani bunu atomlarına kazıtmalı , bütün diller , dinler , gezegenler , kainattaki her varlık vesaire bir özden – zerreden – noktadan fışkırdı herşey birbirinin nedeni – sonucudur .
Artık bunu nasıl yorumlar beyni çalışanlar , düşünenler , felsefeciler , din adamları , ilim adamları karışamam fakat doğruya – akla en yatkın olanı söylediğimi belirtmeli gelecekte geçenler çıkacak elbette her görüşü dinleriz çıkınımıza katacak bişeyler varsa amenna önyargısız bilimsel – kadimsel olanda budur zaten . Fantastik , hayali , abarta abarta ilk halllerinden yabancılaşmış göksel dinlere , uzakdoğu felsefelerine , farklı görüşlere , yeni akımlara itibar ettiğiniz kadar burda anlatmak istenilen düşünceyi içselleştirip , keskin bir savunucusu olmak zorundasınız yoksam dünyamız yok olacak bu gidişle farklı gezegenlerde yaşam bulmak yada oluşturamazsak sonlarımız pek iyi görünmemekte . Önceleyin yaşadığımız bu gezegene sahip çıkanlar , düşünceyi kavrayanlar kazanacak burayı tüketenler yarın başka gezegenlerde , meteorlarda aynı hırsı , nefsi göstermeyeceklermi ? Burda gelişime , değişime kapalı olduğum sanılmasın önceleyin dediğim gibi aynı noktadan damladığın herşeye saygı , sevgi göstermek beyni köreltmek değil diğer evrenlerdeki mutluluk anahtarıdır .
Buna ilişkin kitapta yazarsak peygamber olarak ilan edilmekten korkulduğundan , geçmiş hatalara düşmemek maksadıyla bu paralelde bişeyler olmalı ne istersiniz be kardeşim noktaya yani 13 . 7 milyar öncesine getiriyoruz artık birazda sizler çaba sarfedin ,yalancıların , palavraların , efsanelerin maskelerini indirdik bundan sonra sizler ne edeceksiniz , ufkunuzu açın , evreni yaşanılır , müreffeh , eşit , özgür , dayanışmacı , aşkın evreni vesaire kılabilecekmisiniz yoksam sahte putlarınızla filan beraber alçalacakmısınız birçok yol var acaba hangisi ağır basacak …… 19 / 4 / 2013 – zerre umut