Bir Hayal Uğruna
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Diyordu Ahmet Haşim.
Ne suların yandığı, ne mermerin tunca çaldığı… Hayal
Gün akşam oldu, seyreylediğiniz ise kızıllığıdır. Hezimetle biten günün ardından. Saltanatşarabının sarhoşluğundan uyanmanın vaktidir. Ah şu fetih sevdası yok mu? Dirhem dirhem yiyip bitiriyor, kara sevda misali.
Kimi sultan olacak, çamlıca tepelerine kurduğu otağından gemilerini seyredecekti. Trablus, Kahire, Şam kimi vali kimi beylerbeyi olacaktı. Herkes 4+… Hatun alacak, 4×3 çocuk yapacaktı. Bağdat demir yolları yenilenecek bütün petrol boru hatları Liva-i İskenderun’a akacaktı. TSK lağvedilecek, yerine Nizam-ı Cedit Ordusu kurulacaktı. Pensilvanya’ dan dünyaya yayılan nur, ebusuudun postunu Çamlıca sırtlarına serecek, yolunu kaybetmişlereışık olacaktı. Cengâverler kılıç kuşanacak tütün çekenleri derdest edecekti. Her nerede bir Rafızî görülürse masum dahi olsa gereği yapılacaktı.
Heyhat! Apansız bir sevdanın hüsranla biten son demidir şimdi. Değer miydi bu vahşet, yağma talan, sonrası kahredici bir yenilgi, hezimet. Bir hayal uğruna bin yalan bin desise. Yetmiş bin can…
Bir hayal uğruna… Niceleri ateş oldu küle döndürdü ocakları. Niceleri kan oldu diri diri kestikleri boğazlardan akan, niceleri gözyaşı anaların yanaklarında süzülen. Boğazına ip geçirip duvardan sallandırdıkları çocuğun kanı sıçradı beynine katillerinin. Çakallardan beter etrafa saçtılar parçaladıkları cesetleri; Yemen’den, Turan’dan, yedi düveldenŞam’a üşüşmüş çarık suratlı vahşiler.
Üç buçuk kapitale ruhunu şeytana satan kara kalpli nato şövalyeleri paradan daha kutsal şeyler olduğunu anlayamamış meğer.
Ama olmadı Efendiler. Aslanlar eğilmedi sırtlanlara. Bin hesap yaptı şeytanlar, bir hesabına yenik düştüler Tanrının.
Meğer vatanseverlerin sayısı pek çokmuş hainlerden.
Kapitalizmle yaşadığınız bu ensest ilişki, karanlık ve kirli geçmişinize not düşülmüştür bilesiniz.
Arap devrimleri ise fanteziden öte mide bulandırıyor artık. Sünniliğin genetik kodlarıyla uyuşmuyor bu tanım. Onda biat, itaat sorgulamadan kabul şarttır.İktidar medyası ve Nagehan Alçı gibi tetikçi provokatörlerin ekranlardan Alevilere-Şiilere kin nefret kusması 130 ülkeden oluşan Atlantik cephesinin direniş hattıkarşısında yaşadığı hezimetten, kaynaklı öfke nöbetleri değilse, emevi politiğinin bilinçaltında yatan kıskançlık, nefret ve yetersizlik kompleksidir. Çünkü ait olduklarına inandıkları düşünce dünyası küresel çeteler ve sömürü dünyasının iktidarları karşısında; onurlu başı dik teslimiyeti kabul etmeyen ve kendine yetebileceğine inan bir yapıya sahip değildir. Umuyoruz ki bu mezhep kışkırtıcılığında, provokasyondan barış diyenlere karşı savaş tamtamcılığından vazgeçsinler. Saldırganlıktan ve her önüne gelene sen Esad’çısın sen Alevi’sin sen Şii’sin ithamından vazgeçsinler.
On binlerin kanına girdiğiniz yeter. Meksika’dan Somali’den… görüntüleri Esad zulmü diye yayınladığınız yeter. Saltanatınıza muhalefet eden insanlara Abdülhamit istibdadı yaşattığınız yeter artık.
Zoruna gidecek belki savaş yanlılarının ama onlara inat. Ben diyeyim; Aleviyim Şii’yim Esad yanlısıyım!
Zorlamayın toplumun hassasiyetlerini, yaralarını kaşımayın, tahrik etmeyin. Medyanızla politikalarınızla plan ve projelerinizle amacınız, hedefiniz ne yapmaya çalıştığınız ayan beyan ortada.
Hele kendinizi zeki falan hiç zannetmeyin. Yazıktır günahtır, yalnızca bu memleketin değil tüm bölgenin altına mayın döşemeyin, şeytana amigoluk yapmayın artık. Döktürdüğünüz kanda sizlerde boğulursunuz!
Pek dramatik bir sona yol alıyor gemi. Unutmayın gemi su almaya başladı mı bir kere filikaya efendiler biner önce geriye kalanlarınsa canı cehenneme!
Dönün de yarattığını manzara bir bakın!
Hançer yarasıyla Aslanların yıkılacağını zanneden çakallar kıstırmış kuyruğunu kasıklarına. Gerisin geri çekiliyor inlerine doğru. Anladılar her kuşun eti yenmez. Usulca toplandılar, yeni avlaklar aramak için ya nasip. Bakalım efendi hangi diyarı uygun görecek, demokrasiye muhtaç olan!?
Lakin arkalarında yanmış, yağmalanmış, talan edilmiş, ateşe verilmiş bir memleket her yanı kan ve is kokan dağılmış yuvalar. İstanbul sokaklarında geleceklerini çaldığınız, dilendirdiğiniz Suriyeli çocuklar. Oysa ne vaatlerle getirtilmişlerdi!
İşte ardınız da bıraktığınız manzara. Yazık çok yazık!
Yağmalattığınız mazlumun malı, yanınıza kar kalır sanmayın! Sonra bir balya samana muhtaç eder Allah! Gider Frenk gâvurundan medet umarsınız.
Göğe yükseldi mi mazlumun feryadı! Bir Aslan daha çıkagelir Deylem’ den. O gün Uyku tutmaz gözleri sultanların. Başını yastığa koymaya korkar, ola ki yastığa bir hançer saplanmıştır.
Kâbuslarla uyanır her sabah, döktüğü kan deryasında boğulmak üzereyken!
Kılıçlarına yeltenir topukları üzerinde gerisin geri dönenler, ama nafile. Karşı koyamaz artık ne çakallar ne efendileri.
Beklenen gün gelmiştir, adalet güneşinin kızıllığı aydınlatmaya başlamıştır ufku. Zaferinin ayak sesleridir duyduğunuz, direniş cephesinden yükselen.
Son söz ülkesinin onurunu Amerika’ya peşkeş çekmeyen Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Beşar ESAD’a. Durma, ardına bakma bakışların hedefinden başka yöne kaymasın, kararsızlık belirmesin zihninde, yürü üstüne üstüne. Beklediğin günün şafağına doğru, köpeklerin havlamasına aldırmadan.
Atakan YILDIRIM
Atakan YILDIRIM
Latest posts by Atakan YILDIRIM (see all)
- Durmak Yok Teröre Devam’ - 15 Eylül 2014
- Neo Osmanlı’nın Junior İdrisi; Öcalan! - 14 Mayıs 2014
- Oportünist/Vahdetçi İslamcılık – Alevi Katliamı! - 17 Şubat 2014
- Maktule Değil Katile Dur De! - 07 Kasım 2013
- Alevilerde Partileşme Düşüncesi - 28 Mayıs 2013