AleviSesi

Alevilik, Hz. Ali (a.s)'ın yolundan gitmektir.

E-mail Arşivi

Bir Analiz

1989 kasımındaki  Özal ve  İzzettin doğan önderliğinde gerçekleştirilen ve 40 küsur kişinin katıldığı söylenen ve  kamuoyunda gölbaşı toplantısı adıyla bilinen toplantıyı saymazsak  ki bu ilkesel bir toplantı olmayıp 4 eğilim stratejisine alevilerin de dahil edilmesini amaçlayan  lokal bir toplantıydı.
Alevilikle ilgili devlet nezdinde ki en önemli adım 1994 yılında atılmıştır.

1994-1995 yılları Devlet içindeki önemli bir çalışma grubunun Alevilik konusunda karar verdikleri dönemeç noktası olmuştur.1994 yılı başlarında söz konusu grup Bolu İzzet Baysal ünv.Rektörü Prof.dr.Orhan Türkdoğan isimli kişiden ‘Anadoludaki Alevi hareketliliğinin  araştırılması’konusunda rapor hazırlamasını istedi.
Söz konusu kişi Sosyo-Antropolojik araştırma grubu kurarak çalışmalarına başladı.Amaç Aleviliğin nereye gittiğinin tesbitiyle,nasıl yönlendirileceğinin belirlenmesi ağırlıklıydı.
Bizlerde birkaç alevi şahıs yada grup bir araya gelip benzer çalışmalar yapmıyor muyuz,doğaldır ki devlet denilen organın içindeki ağırlık grupları da bu konuda sessiz kalmayacaktı.
Geçmişte de Dersim,işçi hareketleri,sünni islami hareketler,konusunda da bu ve benzeri birçok raporlar hazırlanarak kararlar alınmış,pratikler geliştirilmişti.
Hatta 1978 yılında yani 12 eylül darbesi öncesinde darbe kararı verilipte şartların henüz oluşmadığı düşüncesiyle beklemeye girildiği bir tarihte sosyalist hareket içinde bir rapor hazırlanmış ve hazırlama görevi tesadüf ! bu ya aynı şahısa Orhan Türkdoğan’a verilmişti.  Orhan Türkdoğan da dönemin MHP genel başkanı A.Türkeş’e rapor özeti olarak bir mektup yazmış ve mektubunda :’Komünizm gelirse zaten öleceğiz,korkunun ecele faydası yoktur,arkadaşlarımızı cepheye sevk etmenin zamanıdır.Buda ancak sizin görev vermenizle olur’diyerek fikrini özetlemiştir.(Söz konusu mektup 12 eylülü izleyen günlerde MHP genel merkezinde imha edilemeden sıkıyönetim savcılığının  araması sonucu ele geçirilmiş ve Araştırmacı Yalçın Küçük’ün Türkiye üzerine tezler-3 isimli kitabının 508.sayfasında kısa bir metinle aktarılmıştır)
Sonra bildiğiniz yada hatırlanıldığı gibi her gün ortalama 25 kişinin öldürüldüğü kaotik bir dönem yaşanmış ve darbe olmuştu.Neyse işte Alevilik konusunda araştırma yapması istenilen ve geçmişinde de bu konularda başarıları! Olan bu şahıs araştırmasını 1995 yılı içinde bitirdi ve bazı bölümlerini de Alevi-Bektaşi kimliği isimli bir kitapla Timaş yayınlarıyla 1995 ortalarında piyasaya sundu.Bu kitabı okuyanlar belki farketmişlerdir.Türkdoğan kitabının  iki yerinde sunduğu raporun içyüzünü ele veren ipuçlarını yok edemeden kitabını sunmuştur.
Sh:344….Üniversitelerden,devlet kademelerinden,diyanetten ve hacı bektaş veli kültür dernekleri gibi kuruluşlardan ve medyadan olumlu yaklaşımlar başlatılmalıdır.AKSİ TAKTİRDE 12 eylül sonrası ortaya çıkan boşluktan dolayı arayış içine giren alevi gençliği ya EHLİ BEYTÇİLERE yada ESKİ TÜFEKLERİN yada ortamın oluşturduğu NİHİLİZMİN kurbanı olacaklardır….
Demekte ve kitabını da son cümlede son sayfada şu cümleyle bitirmektedir.Bilirsiniz ki son sözler en önemli sözlerdir.
Sh:580 …Hoca Ahmet Yesevi,Hacı Bektaş veli,Yunus Emre ve Mevlana kültü
canlandırılmalı ve kitlelere mal edilmelidir.Alevilerimiz bizim tarihimizin,kültürümüzün,soyumuzun  ve toplum değerlerimizin oluşturduğu insanlardır.Bu nedenle onlara kültürümüzle yaklaşmamız gerekir..’

İşte alevilerin ve aleviliğin devletleştirilmesi temelinde yatan ilke bu şekilde saptanmış ve daha sonra örnekleriyle sunmaya çalışacağım gibi çalışmalar hızlandırılmıştır.Tesbit edilen krıter ANADOLU KÜLTÜRÜDÜR.
Bilerek veya bilmeyerek bu kritere hizmet eden herkes bilmeli ki sistemin istediği,beklediği ve geliştirerek kitlelere mal etmek istediği çerçeve budur.Bu krıtere hizmet etmek iyimidir kötümüdür bu ayrı bir sorundur.Ama herkes  şu anki pozisyonunu gözden geçirerek bu çalışma grubunun tayin ettiği yönün neresinde olduğunu rahatça tespit edebilir.

1994-1995 yılları devamında Alevilik konusunda devletin o ana kadar pasif  duran  ağırlıklı kanadı atağa geçti. Artık ne yapmaları gerektiğine karar vermişlerdi. Öncülüğünü İzettin Doğan’ın yaptığı ve kamuoyunda Cem vakfı olarak bilinen vakıf 1995 yılı haziran ayında istanbulda polat otelde yarı resmi bir toplantı düzenledi. Toplantıya çiçek gönderen dönemin başbakanı Çiller’i Diyanetten sorumlu devlet bakanı Necmettin Cevheri temsil etti ve hükümet sözcüsü ve devlet bakanı Yıldırım aktunada bizzat iştirak etti. Her partiden değişik görevde insanlar bu yarı resmi toplantıya katıldılar. Toplantıda konuşan her iki bakanda artık cemevlerine maddi destek verecekleri sözünü hükümetleri adına verdiler ve bizzat kendileri de orada 2  şer milyar tl verdiler. İzzettin doğan konuşmasında bu gece 485 yıl gecikmiş bir oluşumun resmidir dedi. Toplantıya katılan ve değişik partilerden olan  belediye başkanları da cemevleri yapımı için belediyeleri bünyesinde yer vereceklerini ve diğer illerdeki belediye başkanı olan arkadaşlarına da bunu tavsiye edecekleri sözlerini verdiler. 1995 yılı temmuz ayında nurcu camianın bir kolunun önde geleni Fettullah hoca diye bilinen şahıs izmirde Başbakan Çillerle bizzat görüşerek Cemevleri yapımı konusunda yardım istedi. Ve Çiller’e ‘Bu konuyu artık hafife alamayız,aksi taktirde bu boşluğu şiiler, ateistler, komünistler ,bölücüler,nihilistler vs dolduracak  türünden bilgiler verdi, destek istedi.Kendisinin açıkça değil ama örtülü olarak ve arkadan bu konuda destekçi olacağını yeniledi.
Bilindiği gibi ABD yeşil kuşak projesiyle sovyetlerin nüfuz alanını daraltıcı çalışmaları yıllarca  önce başlatmış ve her ülkede Fethullah türünden insanları güçlendirmiş, desteklemişti. Doğal olarakta böylesine önemli konuda ağırlıklı kanadın üyesi olan bu kişilerde ilgisiz kalmayacaktı. Fethullah ve ekibi bir yandan sünnileştirme çalışmalarına devam ederken arka planda da bektaşileştirme, (anadolu kültürünü hakim kılma) çalışmalarına destek veriyordu.
VE BİNGO !
1994 yılında Cumhurbaşkanı sıfatıyla Demirel ilk defa olarak hacı bektaş şenliklerine katıldı.Alevilerin ihmal edilmiş haklarının verileceğini söyledi.Aynı yıl Anadolu hacı bektaş kültür merkezine arsa tahsis edildi (bu arsa üzerine yapılan cemevi 19.5.1998 yılında Cumhurbaşkanı Demirel ve Başbakan Mesut yılmazın birlikte kestikleri kurdeleyle açıldı.)

1995 KASIMINDA başbakan adına konuşan Yıldırım aktuna cem vakfının K. Çekmece şubesinin açılışında konuştu ve Alevilere cemevi ve diğer gereksinimleri için bütçeye 3 trilyon tl konulduğu müjdesini! verdi. Dahası hiçbir problem  çıkmayacağını ve tüm parti liderleriyle konuşup anlaştıklarını da söyledi.Bütçeye konulan para bir sonraki yıl dağıtılacağı için Çiller bu tarihten başlayarak bütçeyi de beklemeksizin cemevleri yapımı için sadık işbirlikçilere elden ödeme yapmaya başladı. Ankara, istanbul, izmir, malatya ve  çorum’a acilen cemevi yapımında kullanılmak üzere dağıtım yapıldı. Hani bazılarınız hatırlar izleyen yıllarda bir örtülü ödenek davası sürüp gidiyordu ya , cemevlerine harcanan bu paralar 1994-1995 yıllarında o örtülü  ödenekten dağıtılmıştı.(Tabi örtülü ödenek hep buralara gitti demiyorum,Fetullah hocanın azerbeycan ve türkmenistanda da bazı çalışmaları vardı,ve yine sağda solda susurluk tosuncukları birkaç bomba patlatmışlar diye sonradan yazıldı çizildi… devlet sırrı! olduğu için bilemiyoruz tabi,bizimkisi sadece puzzle boşluklarını doldurma olayı…)
Bu arada susurluk aracından eks olarak çıkan  susurluk işbirlikçisi alevi kökenli polis şefi Hüseyin kocadağ da bu cemevi yapımı destekleme çalışmalarında görev almıştı… Ayrıntı olarak bildiriyim ki H.Kocadağ gibi birilerinin eksikliğini gidermek isteyen susurluk şefi Mehmet ağar onun yerini Reha çamuroğlu isimli ve yine alevi kökenli bir tarihçi  bilirkişiyle!!! Doldurmaya çalışıyor… Yanlış okumadıysam R.Çamuroğlu, Mehmet ağar’ın alevilik konusunda sağ kolu olmuş ve Alevileri partiye taşıyacakmış. Bakalım kimleri taşıyabilecek… Akp de Hüseyin Tuğcu, DYP de Reha çamuroğlu, SP de Fermani altun halen görevli işbirlikçi hızır paşalar olarak yerlerini aldılar… Anap, CHP Alevi işbirlikçi sağ kol kontenjanları halen boşta duruyor, duyrulur… Cuntacı ve işkenceci T.SUNALP’İn MDP si ayakta kalabilseydi İzettin doğan efendi hazretleride orada yerini alacaktı eskiden olduğu gibi, neyse halen arayışını sürdürüyor, arayan bulur derler ya inşallah bulacak ve 12 imam davasına ihanet edenlerin isimlerinin yazılı olduğu tarihi zillet sayfasındaki yerini alacak…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.