AleviSesi

Alevilik, Hz. Ali (a.s)'ın yolundan gitmektir.

E-mail Arşivi

Aleviler ve Yerel Seçimler

Siyasal yelpazenin dışında yada üzerinde duran bir seçmen olarak  tüm yer ve zamanlar için geçerli bir siyasal katılım reçetesi olmadığına üzülüyorum.Ne yazık ki her yer ve zamanın kendisine has siyasal tercihleri oluyor.Aslında burada bir paradoks var  çünkü böyle olması gerekiyor,böyle olması daha doğru.Tıpkı “Yay’ın  yada kaş’ın eğriliğinin doğru olması’gibi.Bu nedenle bazen seçim sandığına gitmemek bazen gidip geçersiz oy kullanmak ve bazende özellikle bir aday yada partiyi desteklemek doğru oluyor.

Ülkemizde sivil örgütlenmenin yetersizliği,seçim sisteminin çarpıklığı,siyasal liderlerinin vizyonsuzluğu,tekellerin seçim üzerindeki hakimiyetleri  vs gibi unsurlar düşünüldüğünde seçimin bir orta oyunu olduğu görülüyor.Zaten gelinen bu noktada Demokrasi’de bir illüzyondan başka bir şey değil.

İnsanoğlunun Demokrasi diye geldiği bu noktada  tekellerin kurduğu yada kurdurduğu partiler ve onların süzgecinden geçerek yükselen liderler ve seçimlerde halkı noter olarak görevlendiren yönetici bakış  ve seçimi  yada siyasal katılımı  4-5 yılda bir sandığa gitmek zanneden ve seçim dönemlerinde rant ilişkileri çerçevesinde düşünen yada oğluna kızına,yeğenlerine devlet kapılarında iş bulmak güdüsüyle hareket eden ve artık  hayalleri ve ütopyaları dahi kalmamış olan  kitlenin varlığı karşısında,binlerce faili meçhulün aydınlatılamadığı,iyi hortumcu!kötü hortumcu! Ayrımının yapıldığı,yargının ve sosyal hakların kilitlendiği,açlık ve işsizliğin tavan yaptığı bir durumda ve yine verdiği yada vermediği oy’un mahşerde hesabının sorulacağının farkında bile olmayan  insanların çokluğu karşısında Demokrasi diye yutturulan  sistemin  sadece ve sadece bir OYUN  olduğunu görmek gerekiyor.Zaten bir şeyin halkın çoğunluğunun tercihi diye kutsanması da başka bir tuhaflık; zira insanlık tarihi bu çoğunlukların başımıza açtıkları bela ve musibetlerle doludur.Tüm bu tesbitlerin dışında;

Kendisine adaylık teklif edildiğinde hemen balıklama atlayan  ve asla kendisinin liyakatini sorgulamayan adaylar ve çok değerli oldukları halde kimsenin aklına gelmeyen bunca insan varken ve adaylık teklifini kendisine bağlılık yemini olarak algılayabilen yönetici zihniyeti göre göre sandığa nasıl gidebilirim? Yaptıkları insani yardımları dahi naklen haber yapan kişilerin kalplerindeki  rahatsızlığı  bile bile nasıl destekleyebilirim?Diye sürekli  sorguluyorum.

Değerli ama önemsiz insanlardan birisini bağımsız adaylığa ikna etsek bile  bu popülist,pragmatik ve tekelci medya bombardımanları karşısında sürüleştirilmiş kitleyi nasıl ikna edeceğiz? Ve dahi bu seçim usulüyle öyle bir adayı nasıl seçtireceğiz?Hadi seçtik diyelim,halkın tümünün seçtiği bir adayın içişleri bakanının bir emriyle görevden alınma ihtimalinin olduğu bir sistemde bu ne işe yarayacak?Yada seçilmiş milletvekillerini meclis önünden enselerinden tutularak hapse atılabildiği yada şiir okumanın tehlike arz ettiği yada parti kapatma ve de seçilme haklarının her türlü bahanelerle elden alındığı bir siyasal sistemde seçimleri umut olarak görmek doğru mu diye sormayalım mı?

Aklı işletmenin dahası geliştirmenin önemli bir sorun olduğu ve siyasal yelpazenin ülke aydınlarının temel cezaevi olduğunu gördüğümde seçim bana komik dahası trajik doğrusu tiraji komik geliyor.Bu anlamda NE YAPMALI sorusunun her çağda güncel olması gerektiğini düşünüyorum.

Seçmen olmak prestijli bir iş ve bazen seçmen dahi olamayanlara üzülüyorum.Her günün yeni bir seçim günü olduğu bir düzeni de özlüyorum.Yarının dünyasında ,e-devlet düzeninde her gün referandum anlamında seçim yapabileceğimizi düşlüyorum.Belki o zaman yaptığımız bir hatayı ertesi gün düzeltme olanağımız olacak.Ama bugünün seçiminde bu sivil örgütlenmeyle bu olanağımız bulunmuyor,bu da üzücü geliyor. İyi kul,iyi insan özelliklerini birlikte üzerinde taşıyan  bilgi ve becerili adayın özlemini çektiğimi itiraf etmekle birlikte;bu tip insanların ülkemizde  var olduklarını biliyor ve onların önlerinin açılacağı zuhur gününü de umutla bekliyorum.

Somut’a gelirsek;adaylar bazında geçmiş çizgilere bakmayı tavsiye ediyorum.Bu adaylar şu ana kadar ki yaşamlarında hangi siyasal,sosyal katılımlarda bulundular,bilgi,ehliyet ve takva durumları ve bilinç düzeyleri nedir? Kimi yada hangi sınıfları temsil ediyorlar?Resmi söylevin neresindeler?Akli gelişme ve tutarlılık düzeyleri nedir?Talip oldukları makamın mahşeri vebalinin ne olduğunu biliyorlar mı?(Hoş bilseler kaçarlardı ya neyse)

İl genel ,Belediye meclis üyeliği ve muhtarlık seçim tercihlerini hariç bırakıyorum; ve gördüklerim:

Doğrusunu söylemek gerekirse sürekli negatif yönde  mutasyon geçiren AKP ile Baştan ayağa tabu ve doğmaların tutsağı olmuş CHP arasında  “hangisi en az kötü “ayrımını bile yapamıyorum.

Her iki  tercihte de tarihin dayattığı insani ve toplumsal olmayan sınıfsal bir durum var.

Diğer dayatmaları da görmezlikten geliyorum

Herkes bilir ki Hz.Ali teori ve pratiğinde Aleviliğin temel ilkesi ‘Ehli beytin dostuna dost olmak’ tır.Biralevi olarak şunu soruyorum: Hangi parti yada lideri Ehli Beyt dostudur? Yada Hz.Ali dostudur? Ya da Oniki İmamların dostudur?

Baykal’ın CHP deki alevi etkinliğini  kırmak,yok etmek için Ali topuz’la birlikte yıllardır ne dümenler çevirdiğini bile bile CHP ye nasıl oy verebilirim?Hatta bu yerel seçimlerin Baykal’dan kurtuluş için iyi bir fırsat olduğunun da ciddi olarak düşünülmesini tavsiye ediyorum.

AKP’li Erdoğan’ın sünnileşmiş ve köken olarak alevi olmalarına karşın alevilikle düşünce bazında hiçbir bağı kalmamış olan  kendi  kurucu adaylarını dahi listelere  koymaya tahammül  etmeyen birisi olduğunu bile bile AKP ye oy verebilir miyim? Dahası  Erdoğan’ın sünnileştirilen alevi kökenli kişileri Alevi varyantı yada truva atı olarak  ALEVİLERE KARŞI kullanma iradesinin temelinde  Aleviliği ve Alevileri YOK SAYMA mantığının yattığını görmediğimiz mi düşünülüyor?

AKP nin ‘Alevileri yok sayma ‘politikasının karşıt hamlesinin ‘AKP yi yok saymak’olduğunu tüm Alevilerin bilmesi gerekiyor,biz de bildiriyoruz.

Diğer parti ve liderlerin ilkesel ve kişisel bazda Ehli Beyt Dostu  olmadıklarını da yakın siyasal tarihten biliyoruz.

Bu nedenlerle benim açımdan seçim sandığına gitmemek bu seçimler bazında en iyi tercih gibi gözüküyor.Hem böylece  her davranışın hesabının sorulduğu mahşer günü “Neden o adama yada partiye oy verdin ya kulum ?”diye sorulduğunda  hiç olmazsa bu noktada mahcup olmayacağımı düşünüyorum.

‘Sandığa gitmemek yada geçersiz oy vermek kimin yada kimlerin işine yarar?’sorusunu demogojik ve anlamsız bulduğumu da söylemeliyim.Zira kim kazanırsa kazansın Aleviler kazanmış olmayacağına göre ve bu ülkeyi yüzyıllardır bu zihniyetler dönüşümlü olarak yönetip bu noktalara getirdiklerine göre kimin kazandığının ne önemi var ki? Özet olarak Alevi seçmene şunu söylüyorum: ‘çok çok özel bir gerekçeniz yok ise sandığa bile gitmeyin  ve siyasal yelpazenin dışına ,üzerine çıkın böylece gerçekleri daha güzel görecek ve hem de daha güzel bir gelecek yada yapılanma kurabilme,oluşturabilme  anlamında önemli bir ilk adım atmış olacaksınız’

Sünni seçmene ise sadece bir sözüm var’Oy verirken mahşerdeki sorguyu  hatırlayın,zira yüzyıllardır bunu hep unuttunuz!’

Son olarak layığımızı bulacağımıza olan inancımla tüm seçmen ve adaylara başarılar diliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.