Açık Çağrı
Öğrenmenin, anlamanın, algılamanın, çözümlemenin çeşitli yöntemlerinin olduğu herkesçe malumdur. Bunlardan “bütünden parçaya ve parçadan bütüne” yöntemleri üzerinden bir şeyler söylemek istiyorum. Siz herhangi bir toplumsal oluşumun ne olduğunu anlamak için ne yaparsınız? Bütüne mi bakarsınız yoksa parçaya mı? Şüphesiz ki parçaların bütünü oluşturduğu ancak hiçbir parçanın da bütünü ifade etmediği bir gerçektir. Bir ağacın sadece köklerine bakarak “İşte, ağaç budur.” denilemez. Bir evin sadece pencerelerine bakılarak “İşte, ev budur.” da debilemez.
Şimdi ben bunları neden anlatıyorum, izah edeyim. Bunları, bizim Bektaşilik/Hacı Bektaş Veli hakkındaki düşüncelerimizi sert, insafsız ve yanlış bulup bizi insafsızca, mesnetsizce eleştirenlerin düştükleri büyük bir yanılgıya bağlamak için anlatıyorum. Evet, biz Bektaşiliğin bir tasavvuf yolu olduğu, Alevilikle ilgisi olmadığını ve hatta Aleviliği yok etmek, yoz etmek amacıyla kurulduğu kanaatindeyiz. Biz Hacı Bektaş’ın Ehl-i Sünnet itikadına mensup biri olduğu kanaatindeyiz. Ne yapalım be kardeşim hakikat böyle!
Bizim bu düşüncelerimize karşı çıkanlar ise Hacı Bektaş ve Bektaşilik hakkında kaynakları sorgulamadan, üstünde düşünmeden, sadece kendi görüşlerine temel teşkil edecek bilgileri ayıklayıp bütünsellikten uzak bir yöntem uygulamak suretiyle düşünce beyan etmeye çalışmaktalar. Biz bunların düşünceleriyle bazen yazılı olarak bazen de sözlü olarak karşılaşmaktayız. Daha önce Caferiyol dergisinin Ekim–2007 tarihli sayısında “Bektaşi tarikatı ve Ehl-i Beyt” başlıklı bir yazı yazıldı. İşte bu yazı bahsettiğim anlayışın ortaya koyduğu bir yazıydı. ( Ki bu anlayış, yaptıklarının ne derece büyük bir yanlış olduğunun, kurtuluşun sadece ve sadece Kuran ve Ehl-i Beyt kaynaklarıyla mümkün olduğunun bilincine tam olarak erişememiş gibi geliyor bana.) Bereket ki Teoman ŞAHİN çok değerli birikimiyle bu meseleye geniş bir yanıt verdi. Oysa yanıtla ilgili bir başka yanıt gelmedi. Gelemezdi de çünkü bir şeyi eleştirdiğinizde eleştirdiğiniz şeyin kaynakları üzerine sorgulamalar yapmanız gerekir. Onlar bu sorgulamanın altından asla kendi düşünelerinin lehine çıkamazlar. Çünkü kaynaklar, bilgiler, olgular bütünsel olarak ele alındığında onların düşüncelerinin boşluğu, kofluğu meydana çıkıveriyor hemen.
Bakınız. Bektaşilik tek bir dönemden kalan vesikayla ele alınamaz. Bir erkanname ile, iki şiirle değerlendirilemez. Aslında hiçbir olgu böyle bir yöntemle anlaşılamaz. Ancak yine de böyle bir yöntem uygulanırsa ulaşılan sonuç ya eksik olur ya da yanlış. İşte bunların en büyük hataları da bu oldu ki Bektaşilik ve Hacı Bektaş gerçeğine bütünsel olarak bakamadılar.
Ben yazımı tüm bunlardan arındırarak yepyeni bir yönteme davet ediyorum bu arkadaşları: Gelin, Bektaşilik ve Hacı Bektaş ile ilgili ayrı ayrı iki çalışma yapın. (Zira Bektaşilik başka bir şeydir, Hacı Bektaş başka…) Çalışmanızda Hacı Bektaş’ın düşüncelerini, itikadını, felsefesini, öğretilerini maddeler halinde sıralayın ve bunları gerçek Ehl-i Beyt kaynaklarından ispat etmeye çalışın. Mesela makalattaki dört kapı- kırk makam mantığını madde madde 12 İmam kaynaklarından ispatlayın ya da semahı/Kırklar masalını… Hacı Bektaş’ın eserlerini ele alarak onun Alevi-Caferi olduğunu delillendirin. Bektaşiliğin itikadını ve uygulamalarını da benzer bir şekilde maddeleştirerek tek tek 12 İmam kaynaklarıyla karşılaştırın. Şayet tüm bunları yapabilirseniz, Hacı Bektaş ve Bektaşilikle ilgili kaynaklardaki 12 İmam öğretileriyle çelişen görüş, inanç, uygulamaların Hacı Bektaş ve Bektaşilikle ilgisi olmadığını, Hacı Bektaş ve Bektaşiliğin 12 İmam öğretileriyle paralel olduğunu bütüncül bakış açısıyla ispat edebilirseniz o zaman ben “eyvallah” derim size. Ve sözlerinize inanır, sizden özür dilerim. Eğer bunu yapamazsanız o zaman Bektaşiliğin gerçek kimliğinin Aleviliği yozlaştırma amaçlı bir oluşum, Hacı Bektaş’ın da kendi halinde bir Sünni mutazavvıf olduğunu kabul edip bunu haykıracak mısınız?
İşte size açık davet!
Özcan CANPOLAT
The following two tabs change content below.
Özcan CANPOLAT
Latest posts by Özcan CANPOLAT (see all)
- Parolamız! - 06 Kasım 2012
- Dersim Katliamları: Alevi mi, Bektaşi mi? - 06 Şubat 2012
- Gariban - 26 Mayıs 2011
- Alevilik-Namaz-Cami - 21 Şubat 2011
- Açık Çağrı - 23 Ağustos 2010