Hz. İsa Filminin Eleştirisi
Geçen ay ünlü yönetmen Mel Gibson’un yönettiği orijinal adı’The Passıon of the christ’ olan filmine gittim. Konu güncel olup biz Müslümanları da yakından ilgilendirdiği için bukonuda yazma düşüncesiyle bu satırları kaleme aldım.
Zaten bir Müslüman olarak Hak davetçilerden kabul ettiğimiz, Resul olduğuna inandığımız Hz.İsa’nın öyküsündeki doğru ve yanlış aktarımlara kayıtsız kalamazdık. Nihai aşamada herkes istediği şekilde inanacaksa da biz de kendi inandığımız doğruları yazmak zorundayız. Önemle belirteyim ki Filmi izleyen bir Müslüman, hiristiyan, yahudi yada vs nin gözlemi yada yargısı tabi ki birbirine benzemeyecektir. Nihayetinde inanç söz konusudur, tarihi nakiller söz konusudur, bu anlamda filme herkesin aynı gözle bakmasını beklemek realiteye uygun olmaz. Bu anlamda yazıyı sadece Alevi bir Müslümanın değerlendirmesi de kabul edebilirsiniz.
….Filmin görüntüleri bana karanlık,puslu ve sisli gibi geldi, bu platform filmin sonuna kadar da böyle gidiyor. Sanırım yönetmen filmin akışına uygun bir görüntü düzeni vermek istemiş.
….Filmin yönetmeni daha öncelerinde hem yönetip hem de başrolde oynadığı CESUR YÜREK filminin gişe hasılatından ve başarısından etkilenmiş olmalı ki bu filmde de aynı yada benzer unsurları sıkça tekrarlamış. Cesur Yürekteki filmin son bölümlerindeki İŞKENCE sahnesi bu filmde de benzer şekilde devam ediyor.Yani diğer adı TUTKU olan film baştan sona Cesur Yürekteki işkence sahnesinin benzeri olarak çekilmiş. Hatta yan ayrıntıları dahi seyirci hemen hatırlayabilir. Mesela İşkenceyi yöneten Romalı komutanın şaşkınlığı, Seyircilerin bağrışları, Seyirciler arasında dolaşan hayalet benzeri görüntüler, İsa rolündeki kişinin direnci vs hep Cesur yüreğin etkisinden yararlanma isteğinin yansıması, yansıtılması gibiydi.
…..Film İsa’nın gayb alemindeki bir çağrıya cevabıyla başlıyor. Tüm insanların yükünü çekip, çekemeyeceği soruluyor ve O buna katlanabileceğini ima ediyor. Mesaj bunun çok ağır bir yük olduğunu hatırlatsa da İsa bu durumdan ürkse de olumlu cevap veriyor.Bu dialog çok açık olmasa da Kurandaki mesaja uyuyor. İnsan BU ÇOK AĞIR EMANETİ YÜKLENİYOR.
Ancak uymayan kısım bu noktadaki yorum oluyor. Biz Müslümanlar Hz.İsa’nın yaşadığı zorluk, çile ve komploları Resul olmasının doğal sonucu yada derecesi itibarıyla yaşaması olağan sayılan, katlanması gereken sınav olarak değerlendiriyoruz. Düşünün ki İslam Peygamberi, kainatın yüzü gözü hürmetine yaratıldığı beyan edilen Hz.Muhammed (sav) dahi bir gece de olsa rahat ,sorunsuz uyku uyuyamamıştır. Ömrü sürekli çilelerle geçmiştir.
Oysa Hiristiyanlar Hz.İsa’nın buradaki çilesini ‘Hz.İsa’nın insanları cehennem azabından kurtarmak için onların yerine asıldığı’ şeklinde yorumlamaktadırlar. Bu tamamen batıl bir düşünce olduğundan dolayı bize göre kabul edilemez. Ancak bu tür düşüncelerin etkili olduğu da bellidir. Mesela ‘Bizim namazımız kılınmış ,orucumuz tutulmuş’ şeklindeki şifai halk söylencesi buradaki Hiristiyan görüşüne son derece uyuyor!
…..Filmdeki işkence sürecinin başında Ona inanan dostlarından birisi dünya menfaati karşılığında İsa’nın bulunduğu yeri dönemin güçlerine haber veriyor ve yakalanmasını sağlıyor. Dost ihanetini hemen tüm Peygamberlerin, İmamların ve salihlerin öykülerinde görebiliyoruz. Örneğin, Hz.Musa davet üzerine dağa çıktığında onu bekleyen ve önceden ona inananlar dan bazıları Musa’nın gelme süresi uzayınca hemen ihanete başladılar ve hatta az kalsın Hz.Harun’u öldürüyorlardı.
Yine Hz.Muhammed’in(Sav) ölümünden hemen sonra da sonucu Kerbela’ya kadar uzanan bir ihanet zinciri oluşuverdi. Hatta bu olayı Peygamberimiz sağlığında ‘Bilemezsiniz o ashabım benden sonra neler yapacak’ diye haber verecekti. Yine İmam Hasan’ın, İmam Hüseyin’in ve diğerlerinin yürek burkan yalnızlıklarını biliyoruz.
Zaten ihanet ve çözülmenin en yakınlardan gelmesi ilkesi ve bunların planlı olması da sünnetullah ‘a uygun düşüyor. Filimdeki çile her ne kadar yakalanma anıyla başlatılmışsa da bizler Hz.İsa’nın doğumundan itibaren tüm hayatı boyunca yahudi ve musevilerin her türlü karşı çıkışlarına dağ gibi dayandığını ve ömrünün böyle geçtiğini biliyoruz. Onu ihbar edenin, Ona benzetilerek asıldığı şeklinde de rivayetler var. Her iki rivayette birbiriyle çelişmiyor. Yani onu ihbar eden dostudur, inanandır fakat sonradan dünya menfaati karşılığı çizgi değiştirmiş ve ihbar etmiş olabilir ve aynı kişi Ona benzetilerek çarmıha gerilmiş (asılmış) olabilir. İlk bakışta farklı gibi gözüken benzer rivayetler aslında değişik açılardan birbirlerini tamamlıyorlar.
….Film son 24 saatinde İsa’ya yapılan maddi ve manevi işkencelerle sürüp gidiyor. Tabi son sözü en başta söyleyelim ki bu işkenceler İsa’ya yapılıyormuş gibi gözükse de aslında İsa’ya çok benzeyen birisine yapılıyor. Bizim inancımıza ve bize aktarılan nakillere göre Hz.İsa hiçbir zaman çarmıha gerilmedi sadece onlar öyle ZANNETTİLER, Çarmıha gerilen Ona benzeyen dostlarından birisiydi yada ihanet eden dost! Ona benzetilmişti.. Romalılar teşhiste yanlış yaptılar, yanıldılar, yanıltıldılar.
Tabi bu durum çarmıh cezasının bir işkence olduğunu, Romalıların zalim olduğunu hafifletmiyor. Ama yinede bu noktayı önemli buluyorum, Kurandaki doğruyla film bu konuda uyuşmuyor. ’Kuduz köpeğe bile işkence yapmayın’ emrini alan biz Müslümanlar için Roma cezalandırma yöntemi insanlık dışı olarak görülmelidir. Sırf bu yüzden bile Roma imparatorluğunu düşleyenlerin! ve Roma imparatorluğunu kutsayan zihniyetlerin yada muhteşemliğinden bahsedenlerin İslami bakışları sorgulanmalıdır diye düşünüyorum. Filmde emri veren Romalı komutan bu noktada zorlanıyormuş gibi bir hava yaratılmış, sanırım bu Roma mirasçılarının tepkisini azaltmak için yapılıyor, yoksa Romalılarda bu konuda çok iştahlı davranmışlar ve ilk Hiristiyanları aç aslanlara yem yapmaktan bile çekinmemişlerdi.
……İsa’nın geçmişine ilişkin olarak verilen bazı sahneleri İslami bilgi olarak ta doğrulayabiliyoruz. Mesela Bir kadının recm edilmesi sırasında müdahale edip ‘İlk taşı hiç günahı olmayan birisi atsın’ şeklindeki tavrı nedeniyle insanların ellerindeki taşları yere atıp dağılmaları sahnesi filmde dialogsuz olarak veriliyor ki bu anlatıyı bizlerde doğru kabul ediyoruz.
Yine Çürümüş bir eşek cesedi sahnesi de bize İslami bir aktarımı hatırlatıyor. Bizdeki rivayette Hz.İsa dostlarıyla gezerken bu cesede rastlıyor ve dostlarından her biri eşek cesedinin kötü bir yanını dile getirirken Hz.İsa onun dişlerine işaret ederek ‘Nede güzel beyaz dişleri varmış’ diyerek farklı, derin yada boyutlu bakmak gerektiğini sergiler. Benzer bir rivayeti Hz.Muhammed(sav) döneminden de biliyoruz. Peygamberimiz ashabıyla gezerken bir köpek cesediyle karşılaşıyor ve herkes onun kötü bir yanını dile getirirken Peygamberimiz ‘Köpeğin dişlerinin beyazlığına’ dikkat çekiyor. Her iki rivayette doğrudur zira her iki şahısta Peygamber olup bakışlarındaki pozitif ve derin yanı dile getirmişlerdir.
Yine Hz.İsa’nın hastaları iyileştirmek,ölüleri diriltmek türünden bir mucizesi olan Havarilerine Allah katından Maidenin (Rızk sofrası) inmesi olayına da yer verilmiş
Filmde Hz.İsa,havarileriyle birlikte o sofralarda oturuyor.
….Statülerini korumak çabasında olan Yahudilerin ve Musevi din adamlarının Hz.İsa’yı Romalılara ihbar etmeleri, onun ölümünü istemeleri de bize aktarılanlarla uyuşuyor. İsa’da sonuçta yahudi olmasına rağmen Allah(cc) O’nu museviliği ilga edip yenilemesi için, çarpıtılan, tahrif edilen bilgileri yada dini yeniden ihya etmek için gönderiyor ve bu musevi önderi yahudilerin işine gelmiyor ve O’na düşman oluyorlar. Tıpkı, Nemrud’un İbrahim’e, Firavun’un Musa’ya ,Süfyan’ın Hz.Muhammed’e(s.a.v.) düşman olup, savaşması türünden emsal olarak tekrarlanıyor.
Romalılarda İsa’nın Kral yada hükümdar olacağına inanıyorlar ve bu endişeyle kendi saltanatları uğruna O’na düşman oluyorlar. Her ne kadar filmde İsa’nın kendisine ‘İsa’nın krallığının bu alemde olmadığı!’ söyletiliyorsa da biz biliyoruz ki Peygamberler sadece Ahiret alemi için gönderilmemişti. Birçok kişi üzülecek! Ama ne yazık ki gerçek bu yani Peygamberler Laik değildi! Sadece kişiyi değil topluma da yön vermek istiyorlardı. Ama toplumların bu konudaki dirençleri! nedeniyle çoğuna bunu başarmak nasip olmamıştı.
…Filmdeki bir başka tutarsızlıkta Çarmıha gerilen İsa ‘Tanrım beni neden terk ettin’ diye söyleniyor. Oysa baştan sona bu çileyi yada sonucu kabul ettiği verilmişti ve dahası hiçbir peygamberin böyle bir cümle kullanması da mümkün değildir. O aşamaya kadar tutarlı bir direnç gösteren ve tüm bunların Allah’tan gelen sınav olduğunu bilen ve razı olan birisi bu durumu sorgular mı? Ya da Allah’ın O’nu terk ettiğini düşünür mü?
…..Yine bir başka çelişki İsa’nın çarmıhta kendisini katledenlere Allah’tan merhamet istemesiydi.Bu durumda İslam’a ve İsa’ya uygun değildir.
Allah’ın MERHAMETİ, CÖMERTLİĞİ, BAĞIŞLAYICILIĞI yada Resullerin Şefaati tabi ki bizlerinde inandığı gerçeklerdir ama bunlar Allah’a ve Resullerine yeminli ve ısrarlı düşmanlarına karşı değildir.
Katilleri için İsa’nın af ve merhamet dilemesi din mantığına uymuyor. İslam dini her ne kadar merhamet dini olsa da Takvalı bir müslüman da yada olgun bir insanda hem sevgi hem de nefret aynı anda bulunmalıdır. Dünya hayatı Hak ve Batılın mücadele ettiği bir zemindir. Eğer nefret olmazsa zalimle, zulümle mücadele olur mu? Cehennem neden yaratılmış? Zalim ve hainler için değil mi?
Bütün mesele sevilecek ve değer verilecek olan ile nefret edilecek olanı ayırabilme sorunudur ki zaten sınavın temeli de budur.Ne yazık ki insanların çoğu bu ayrımı sağlıklı olarak yapamaz ve kendilerine yukarıdan empoze edilenlere uyarlar. Kimin sevilecek kimin nefret edilecek olduğunu yöneticiler belirler ve çoğu kez de zalimler sevdirilmeye çalışılır. Mazlumlar ise çoğu kez hain ilan edilir.
Kalbler Allah’ın mülkiyetinde olup sevgi ve nefrette ancak O’nun izniyle olur ve Allah herkesin kalbine hak ettiği yada layık olduğu duyguyu verir.
Takvalı bir insan Allah için sevmeli,Allah için nefret etmelidir,kalbinde her iki duyguda olmalıdır, aksi ciddi bir eksikliktir. Bu dünya mücadele dünyasıdır ve ne yazık ki dünyamız toz pembe değildir, dahası her dönem karanlık, acı, zulüm ve zalimler vardır. Zalimlerle mücadele zorunludur ve bunlarla mücadele onları severek yapılamaz. Sürekli sevgi, herkese sevgi türünden yaklaşımlar kitleleri uyuşturan, pasifize eden saltanatçıların uydurmalarıdır. İsa’nın dinini tahrif eden saltanatçılar bu noktada da insanları yanlış yönlendirmektedir. Hz.İsa’ya atfedilen ‘Bir yanağına vurana öbür yanağını çevir’ sözü çok özel, istisnai bir duruma işaret etmesine karşın bunu genelleme eğilimi de yanlış anlamadan kaynaklanmaktadır. Kötülere lanet etmek, zalimlere beddua etmek ve bunları Allah için yapmak olgun bir Müslümanın nişanesidir. Ama ne yazık ki aynı yanlışa saltanatçıların dikteleriyle Müslümanlar da düşmüştür. Peygamberimizin ve Oniki İmamlarında kendilerine kötü davranan bazı kişilere karşı İnanılmaz derecede merhametli davrandıkları örneklerde vardır. Ancak bu örnekler özel, istisnai olup genelleme yapılamaz. Kötülüğe karşı iyilik yapmak istisnai bir durumdur. Bence bu tür olaylar Peygamberlerin Şevkat, Merhamet ve bağışlayıcılık yönlerine çok özel vurgulardır. Merhamet ve Şevkati öne çıkaran dini boyutta öncülerin ve tabi ki peygamberlerin bu konuda da öncü ve örnek olmaları pek doğaldır. Ancak filmde bu boyut amacından saptırılmış ve:
Filmde Hz.İsa’ya kendi istekleri doğrultusunda söz söyletmişler ve Allah’ın, Resulünün düşmanları için af diletmişler, hem de kimse af dilememişken, kimse tövbe etmemiş ve pişmanlık beyanında bulunmamışken.
…Filmin finali de çoğu hiristiyanın inancına uygun olarak çekilmiş.İsa’yı çarmıhtan indirip gömerler ve O da dirilip gider,gaybe çekilir.Oysa İsa ölmeksizin gaybe çekilmiş olup,İmam Mehdi’nin zuhuruyla birlikte tekrar gelecek ve yeryüzünü Mehdiyle birlikte ıslah edecek vaadedilen gerçekleşecektir.
…Film boyunca filmi seyreden insanları da gözlemledim tabi çoğu müslümandı ve etkilendikleri belli oluyordu. Bazı sahnelerde bazılarının iyice ürperdiklerini gözlemledim, kim bilir belki ağlayan bile vardı. Ve Kerbela’da olanları düşündüm. Hz.Muhammed’in torunlarına, soyuna yapılan sonuncusu tam 10 gün süren maddi ve manevi işkenceleri düşündüm. Ve Kerbeladaki 72 kişinin katliamını düşündüm. Hz.Hüseyinin kucağındaki 6 aylık yavrusuna su istemişken, oklattıklarını ve yavrunun katledildiğini düşündüm, 18 yaşındaki oğlunun gözler önünde yüzlerce kılıç darbesiyle şehit edildiğini düşündüm, Hz.Abbasın, İmam Hüseyinin kucağında son nefesini verişini, ardından İmam Hüseyinin yüzlerce kılıç ve okla şehit edilip kafasının mızraklara takılıp zafer nağraları atıldığını düşündüm ve tüm bu sahneleri seyreden Peygamber torunu Hz.Zeynebin acısını düşündüm. Ve kendi kendime sordum, bu filmdeki tüm yalan ve çarpıklıklara rağmen etkilenen müslümanlar acaba hiç kendi inandıkları peygamberin torunlarının başına gelenleri ve bunların neden olduğunu hiç düşündüler ve sorguladılar mı? Ve yine sordum. Peygamber o zalimler için af ve merhamet istese bu hakka ve adalete uygun olur mu?
….Yine bir başka dikkat çekici nokta da Hz.Muhammed’in hayatını anlatan ÇAĞRI filminde
film boyunca savaş sahneleri verilirken, İslamın kılıç dini olduğu savaşlarla yayıldığı imajı verilirken burada Hz.İsa’nın öyküsünde hep bir MAZLUMİYET, mağduriyet verilmiş yada ön plana çıkarılmış.
Oysa ÇAĞRI filmini çekenler, İslam versiyonlarında oynayanlar ve senaryoyu yazanlarda müslümandı. Sanırım burada kendimizi sorgulamamız gerekiyor. İslam dininin merhamet ve şevkat dini olduğunu saltanatçılar bize unutturdular! Onlar İslam tarihini yazarken hep kılıçla feth edilen yerleri ve sözüm ona feth eden kahramanları! Öne çıkardılar. Oysa İslam toprakların fethini değil kalblerin fethini amaçlıyordu.
….Filmin kamuoyunda çıkardığı ses çerçevesinde abartıldığını düşünüyorum.Sıradan bir film olmuş ama gürültüsü medyadaki ağırlıkları oranında çok oldu, sanırım ticari bir durumda söz konusu. Dahası film asla bir ON EMİR yada BENHUR ayarında da değil, klasik olacağını zannetmiyorum ve akedemik çalışma yada inceleme dışında ikinci kez izlenecek bir film de değil. Saygılarımla Biralevi@hotmail.com
‘Hani Allah demişti ki:Ey İsa,doğrusu ben seni tam olarak alacağım,kendime yükselteceğim.’(Al-i İmran,55)
‘Ve ‘Allah elçisi Meryem oğlu İsa mesih’i öldürdük’demelerinden ötürü (Kendilerine önceden helal kılınan temiz şeyleri yasakladık) Oysa Onu öldürmediler de, asmadılar da; Fakat (öldürdükleri) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler, bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilakis, Allah onu kendi katına kaldırmıştır.Allah izzet ve hikmet sahibidir.’ (Nisa,157-158)